Şehit Abdulbasit Sarut, hayatına Humus’un el-Kerame futbol takımında kaleci olarak başlamış, sonrasında ise vatanın koruyuculuğunu yapmıştır.
Katil Esed rejiminin Dera’daki çocukların tutuklanması ve işkence görmesi üzerine duyduğu öfkeyle ilk gösterilere katılmış, Alevi Fadwa Süleyman’ın elini tutarak meydanlara çıkmış ve birlikte şu sloganı atmıştır:
Birdir, birdir, birdir; Suriye halkı birdir.
Tüm Suriyelilere ve halkın tüm kesimlerine özgürlük için seslenmiştir. Hristiyan Şehit Basil Şehade’nin cenaze törenine katılmış, onun için Humus’taki bir kilisede haç altında ezgi söylemiştir. Ölümünden önce devrim için özgürlüğü, insanlığı ve Suriye’nin tüm şehirlerini öven onlarca ezgi bestelemiştir.
Rejim tarafından takip edilerek dört kardeşinin ve onlarca arkadaşının katledilmesi üzerine, başka bir çaresi kalmadığını anlayarak kendisi ve ailesini korumak için silahlanmıştır. Barışçıl yöntemlerden vazgeçerek, rejimle silahlı mücadeleye girişmiştir.
Son videosunda Sarut, Ltamenah cephesinde savaşmak için tek başına bir motor üzerinde görülüyor. Hepimiz biliyoruz ki Sarut, müreffeh bir hayat yaşayabilirdi. Askerlerini ölüm çemberine atarak canları üzerinden dolarları kazanan muhalif grup liderleri gibi o da, araç konvoyları ve korumaların içinde yaşayabilir, ticari projelere girişebilirdi.
Sade, hırslı, ülkesinin gerçek ve sadık bir evladı, sesimizi ve taleplerimizi haykıran ve canını bizim için feda eden biri o.
Suriyeliler modern tarihleri içerisinde Sarut’un ölümünde birleştikleri gibi, başka hiçbir ismin etrafında birleşmemiştir.
Sarut devrim düşüncesini temsil etmektedir. Devrim düşüncesiyse hiçbir zaman ölmeyecektir. Devrim kadar büyük bir adamdı ve giderken geride vatan kadar büyük bir acı bıraktı.
Sarut ölse de özgürlük düşlerimiz ölmemiştir. Sarut bir halk kahramanı ve efsanesine dönüşmüştür. Sarut, Suriye devrimine ve onun özgürlük ile onur isteyen soylu hedeflerine inanan devrimci bir gençti. On binler Türkiye’de, Suriye’de ve Avrupa’da Sarut’un cenazesine katılmak yahut gıyabi cenaze namazını kılmak için sokaklara döküldü. Canını ve kanını kendileri için veren kahraman için duydukları üzüntüyle sokağa çıktılar. Gösterilen bu vefa, sevginin bir ifadesi ve fedakarlığın takdir edilmesiydi.
Semboller ölmez, ölmeyecektir de. Çünkü semboller, nesillerin yaşamları boyunca birbirlerine aktardıkları bir hikayeye dönüşür. Bu hikayelerde büyük küçük hepimiz özgür vatan ve devrime duyulan sevgiyi öğreniriz; hüzün ve mutluluk bir aradadır onlarda. Her kalpte özgürlük için söylenen bir türkü gibidir. Yasemin Devrimi bugün yeni bir sembol kazanmıştır. Sarut devrimin en güzel örneğidir ve devrimin sembolü olmayı hak etmektedir.
Bizler ölmeyecek bir halkız… Devrimimizin sembollerimizden birini kaybettikçe, özgürlüğümüzü kazanma gücümüz ve ısrarımız artmaktadır.
Şehit Sarut’un bu ikiyüzlü toplumda içinde bulunduğumuz acı verici gerçekliğin yüküyle gözyaşları içinde şehitlerin kanının zayi edilmemesini söylediğini duydum. Bu değerli şehidimizi anlatmaya kelimeler yetmez; kederimizin alevini ise anlatılanlar söndüremez.
Dev Anka Kuşu, Abdülbasit Sarut, bir destan kahramanına yaraşır biçimde can verdi. Sarut’un cenaze töreni zati itibariyle bir devrimdi: Dünyanın en büyük cenazesi ve sosyal medyanın en çok ağıt yakılan konusuydu.
Kendisiyle Gaziantep ve İstanbul’da birçok defa bir araya gelerek ona şöyle dedim:
“Evladım, İstanbul güzeldir. Orada yaşayıp rahat etsene.”
O ise bana şu şekilde karşılık verdi:
“Baba, Türkiye’nin tamamı güzel. Ama Suriye toprakları temiz ve güzeldir. Bizler Suriye’yi işgalcilere bırakmayacak, muzaffer ya da şehit olana dek onu savunacağız.”
Ölümü münasebetiyle şunları yazdım:
Elveda Suriye devriminin sembolü ve muhafızı… Elveda evladım.
Bugün büyük bir hüzün günü; devrimin muhafızı ve sembolünün ölüm günü. Bugün ruhumuzun büyük bir parçası koptu; bugün kıymetli evladımı kaybettim (bir araya geldiğimizde bana “baba” diye hitap ederdi)
Ayrılığından ötürü döktüğümüz gözyaşlarına layıksın sen. Ne zor bir hayat! Katil ve günahkar dünyaya lanet olsun!
Göz muhakkak yaşarır, kalp hüzünlenir ve biz senin firakından mahzunuz.
Devrimimiz sürecek ve muzaffer olacaktır.
Suphi Dsoki
İşrak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni