Sarut Zafere Kadar Bizi Temsil Edecektir


Abdulbasit Sarut, Suriye’nin vicdanında yüksek bir konuma sahiptir. Suriye halkının bir kahramana ihtiyaç duyduğu bu kötü zamanlarda ortaya çıkmıştır. Onu son yolculuğuna uğurlayanlar adeta karamsarlık içindeyken, bu gence tutunmuş, onun etrafında kümelenmişlerdir. Bazıları sosyal medyada “Sarut Bizi Temsil Eder” sloganını paylaştıklarında, bu yalnızca ibret dolu bir abartı ya da bu kişiye yapılmış dönemsel bir övgü değildir. Yahut onu istemediği veya hak etmediği bir konuma getirmiş de değillerdir. Bunun da ötesinde Sarut, Humus’taki ilk geniş çaplı gösterilerde, kendisini devrimin içerisinde bulmuştur. Bundan sonra da devrimden vazgeçememiş veya ona ikincil bir mesele muamelesi yapamamıştır. Sarut Suriye halkının bir evladıdır. Humus’un varoşlarında yaşayan bir ailenin çocuğudur. Maddi imkanları iyi bir eğitim almasına elvermemiştir. Ailesinin maddi durumu ise onun kişiliğinin şekillenmesine katkı sağlamış, öncelikli olarak rejime karşı devrimi tercih etme kararında belirleyici olmuştur. Hiçbir tereddüt veya plan olmaksızın bu tercihinin arkasından gitmiştir. Sarut, kendisini adeta hazır bekliyormuşçasına bir kavganın içinde bulmuştur. 20 yaşından daha genç olmasına rağmen birçok yeteneği olduğunu göstermiştir. Bu sayede de daha çok gençleri kendisine çekmeyi başarmıştır.

Sarut, Suriye devriminden birincil derecede fayda elde edecek bir çevreden gelmektedir. Çünkü Esed ailesinden en fazla zarar görenlerdendir. Suriye topraklarının farklı bölgelerindeki, Havran’dan Suriye yarımadasına kadar tüm halk böyledir. Toplumun bu kesimi daha çok kırsal bölgelerde yaşamaktadır. Baba Esed’in son on yıllık hakimiyet döneminde bu kişiler, gelir düzeyi en düşük olan sınıfı teşkil etmiştir. Bu nedenle büyük şehirlere göç etmek zorunda kalmışlardır. Böylece Hasiçi’nden yüzbinlerce kişi göç ederek büyük şehirlere yerleşmiştir. Artık bu kimseler gecekondularda yaşayan ucuz iş gücü haline gelecektir. Bu halk tabakasının fakir kalmasının sebebi ise, baba Esed’in izlediği ekonomik politikalardır. Bu politikalar kırsalı yağmalamış, sonra ise bu bölgelere sırtını dönmüştür. Diğer yandan verimli topraklara ise mafyalar el koymuş, sonuç olarak da kırsal halkının bir kısmı topraklarından çıkmak zorunda kalmıştır. Esed ailesinden nüfuzlu bazı kimseler de Şam kırsalında aynı politikayı izlemiştir. Tarlalara gayrimenkul yatırım projeleri yapan Esed’in halasının oğlu buna örnektir.

Sarut bir parti ya da sendika üyesi değildi; aksine doğal hissiyatıyla, uzun süre devam eden zulüm ve mahrumiyet duygularıyla hareket eden halkın bir ferdiydi. Bu nedenle o, sokaklara inen halkın geri kalanı gibiydi: Rejimden kurtulmak için sloganlar atıyordu. Ancak bu insanlar siyasi bilinçten yoksun değillerdi. Aslında ileri düzeyde bilinç sahibiydiler. Sarut’un ilk gösterilerde attığı sloganlar da bu bilinci yansıtmaktaydı. Devrimci hisleri sayesinde Sarut, ömrünün son demlerine kadar Ceyş el-İzze’nin saflarında savaştı ve Suriyelilerin ilelebet özgürlük sloganları atarak taşıdıkları devrim sancağını taşıdı. Bu grup, Özgür Suriye Ordusu’nun mezhepçi ya da dini gündemlere karşı çıkan son parçasıydı.

Ben hiç kimsenin Sarut’u olmadığı gibi göstermeye çalıştığını ya da onu uzun uzadıya anlatma ihtiyacı duyduğunu düşünmüyorum. Çünkü o, attığı her adımda son derece açıktı. Sokaklara indiği günden itibaren, silahlanmak zorunda kalışına kadar her şeyiyle ortadaydı. Sarut ile hala devrim yolunda yürüyen birçok Suriyeliyi birbirinden ayırmaya çalışanlar, ortalığı karıştırmak ve Sarut’un geride bıraktığı sembolü tüketmek istemektedirler. Bu sembol de bir milyon Suriyelinin uğruna canını feda ettiği devrime olan inançtan gücünü almaktadır.

 

 

Beşir el-Bekr

Suriyeli Şair-Yazar

 

Whatsapp