Birçokları Türk yönetiminin Türkiye’nin 2030’da dünyanın birinci gücü haline gelmesi şeklindeki vizyonuna katılmasa da biz, ABD’li bir strateji uzmanın 2009’da (2011’deki Arap halk hareketlerinden iki yıl önce) Türklerin bu hedefi gerçekleştireceği konusunda ülkesini uyaracağını beklemiyorduk.
George Friedman’ın “Gelecek 100 Yıl” adlı kitabında Türkiye’nin içinde bulunduğumuz yüzyılda Amerika’nın karşıt kutbu haline geleceğini okuduğumuzda, Türkiye’ye karşı yapılanların nedenini daha iyi anlamaktayız.
Friedman Arap bölgelerinin kaosa sürükleneceğini ve buraların yağmalanacağını, öngörülenin de ötesinde bir parçalanmaya maruz kalacağını tahmin etmiştir. Zira Amerikalılar İslam dehasının yeniden doğmasını istememekte, bu nedenle de bölgenin parçalanmış bir şekilde kalması, kaos ve savaşlarla meşgul olarak geleceğini inşa edememesi konusunda ısrar etmektedirler.
Türkiye’nin gücü birçok sebebe dayanmaktadır. Bu sebepler Türkiye’nin dünyanın 17 ekonomisi arasına girmesini sağlamış ve gelecekte de en büyük 10 ekonomi arasına girmesini sağlayacaktır. Aynı şekilde Türkiye’nin coğrafi konumu, gücünün en büyük nedenlerinden birisi sayılmaktadır. Zira bu konum, Türkiye’nin Arap dünyası, Kafkaslar ve Avrupa’yla bitişik bir varlık sürdürmesini sağlamaktadır. Öte yandan Türkler tarihsel açıdan İslam dünyasının liderliğini yapmıştır. Türk ordusu da bölgenin en güçlü ordusudur. Böylece Türkiye, Friedman’a göre, pratikte İslam dünyasının lideri haline gelmektedir.
Buna bağlı olarak Batı, Türkiye’nin hayallerini ve dünyanın en güçlü on ülkesi arasında girme çabalarını önlemek istemektedir. Nitekim Türkiye, GSMH’yi cumhuriyetin yüzüncü kuruluş yıldönümü olan 2023’e kadar 2 trilyon dolara ulaştırabilmek için birçok planı bünyesinde barındıran siyasi ve ekonomik bir vizyon ortaya koymuştur.
2023 vizyonu bağlamında vatandaşların gündelik hayatını kolaylaştırmak ve en yüksek düzeyde güvenliği sağlamak amacıyla 3 akıllı şehir kurmaya başlamıştır. Türkiye’nin Marmara Bölgesi’nde Sakarya, İç Anadolu’da Kayseri ve Güneydoğu Anadolu’da Gaziantep olmak üzere 3 akıllı şehre sahip olacağı öngörülmektedir.
Aynı şekilde akıllı şehirleri teknolojik açıdan dünyanın büyük şehirleri olan ABD’deki New York, Hollanda’daki Amsterdam, İngiltere’deki Londra ve İspanya’daki Barcelona’yla yarışacak düzeye getirmek istemektedir.
Bunu gerçekleştirmek için Türkiye, modern bilimin başta sağlık ve güvenlik olmak üzere, enerji, çevrecilik, eğitim ve askerlik gibi şehirleşmeye ilişkin alanlarda ulaşmış olduğu en yeni tekniklerden yararlanmak istemektedir.
Türkiye kendisine 2023 vizyonunu bir plan olarak belirlemiştir. Buna göre dünyadaki güçlü devletlerin başını çekecek gelişmiş bir devlet haline gelmeyi amaçlamaktadır. Kendisini çevreleyen mayın tarlalarına rağmen bu yolda kararlı bir şekilde ilerlemektedir de. Karşısına kendisini etkisiz hale getirecek birçok sorun çıkmakta, zirveye ulaşmasını engelleyecek çok sayıda problemle karşı karşıya kalmaktadır. Pusulasını saptırmak için girişimlerde bulunulsa da Türk liderleri, hikmetli tavırlarıyla yolundan sapmadan bu sorunlarla ciddi bir şekilde yüzleşmektedir.
Geçtiğimiz on yıllık süre içerisinde Türkiye, AB’nin kapısı kendisine kapatılmasına rağmen Avrupa’nın altıncı gücü haline gelmiş, dünya ekonomisini yöneten G-20 içerisinde yer almış, borçlarından kurtulmuş ve IMF’ye borç veren bir ülkeye dönüşmüştür.
Batı dünyası tamamı ekonomik durgunluk ve terörle boğuşan bir bölgede büyüyen Türkiye Devleti’ni bir tehlike olarak görmektedir. Buna rağmen Türkiye, tüm alanlarda ilerlemesini sürdürmektedir.
Türkiye, uzmanların gözetiminde uygulanan bir program kapsamında stratejisini belirlemektedir. Bu planda duygusallık ve hayalperestliğe yer yoktur. Türkiye’ye düşman olan devletler Türkiye’nin gelişmesini engellemek istemekte, AB’ye girişinin önünü kesmekte, ayrılıkçı Kürt hareketini desteklemekte, Türkiye’deki terör operasyonlarına arka çıkarak turizm ve yatırımları etkilemeye çalışmaktadırlar.
Türkiye gücünü, hayalini gerçekleştirecek çoğu donanıma sahip olmasından almaktadır. Endüstriyel kalkınma, turizm gücü, ihracat rakamlarındaki artış, yeni pazarların açılması sayesinde, 8 enerji transfer hattı kurulmuş olup, bu hatların sayısının 15’e yükselmesi, böylece Türkiye’nin dünya enerji vanalarını elinde bulundurması öngörülmektedir.
Türkiye, Türk halkının çabaları ile hayalini gerçekleştirecek ve Türk halkının hedefine ulaşma iradesi ABD ve Batı’nın kendilerine karşı çıkmasına rağmen muzaffer olacaktır.
İşrak