Küresel hesapların bir parçası olarak 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişimi; ülkemize, İslam âlemine ve insanlığa karşı yapılmış kirli bir savaş girişimiydi. Aşamalı ve çok kapsamlı olarak hazırlandığı anlaşılan bu girişim; tüm halkımızın, sivil toplum örgütlerimizin, siyasilerimizin, basın ve medya kuruluşlarımızın, darbe karşıtı emniyet güçlerimizin ve askerlerimizin direnişi ve karşı girişimi ile kadük hale getirildi. Millet âdeta devletini, ordusunu ve geleceğini emperyalizmin esaretinden kurtardı. O gece Diyarbakır’dan Edirne’ye, Van’dan Antalya’ya bir millet olduğumuz, Kâbil’den Üsküp’e, Kahire’den Yemen’e, Somali’den Bakü’ye hatta Köln’den, Paris’ten New York’a kadar tüm dünyada cihanşümul bir ümmet olduğumuz tescil edilmiş oldu.
15 Temmuz işgal girişimi ile ortaya çıkan gerçeklerden biri de Türkiye’nin küresel emperyalist hesapların önünde önemli bir engel olduğudur. Bu süreçte maşa olarak kullanılan hainler bu yaptıklarının elbette ki hesabını vermelidir. Ancak bizim gerçek düşmanımızın kuklacılar olduğunu, ABD ve emperyalist İngiliz aklı olduğunu, kuklacıların hesaplarının boşa çıkarılmadan kuklaların hep var olacağını unutmamamız gerekir.
Bugüne kadar ülkemizde yapılan tüm darbe girişimlerinin dış kaynaklı ve CIA ürünü olduğunu biliyoruz. 15 Temmuz kalkışması da FETÖ görünümlü bir Gladyo/CIA yapımıydı, ABD/NATO’nun bilgisi ve desteği ile gerçekleşmişti. Darbecilerin Meclis’i bombalaması, Cumhurbaşkanı’na suikast girişimi, sivil halka acımasızca ateş açması, bir dış gücün işgal girişimi gibiydi. Yani iktidarı almak isteyen klasik bir darbeci cunta ile değil, bütün Türkiye’ye ve millete düşman bir dış güçle karşı karşıyaydık. Darbeci FETÖ çetesi, onlar için başından beri söylenen ABD/CIA’nin beşinci kolu, Gladyo’nun örgütü, küresel güçlerin taşeronu gibi iddiaların hepsini haklı çıkarmıştı.
15 Temmuz vesilesiyle bu ülkenin tüm meydanlarında bir milletin yeniden doğuşuna, yeni bir uyanışa hep birlikte şahitlik ettik. Yeniden bir milletin ayağa kalkabileceğini, yeni bir millet olabileceğimizi gördük. 15 Temmuz, bir toplum inşa etmenin asgari müştereklerini, devlet olmanın koşullarını, bu coğrafyada var olmanın sorumluluklarını yeniden ortaya koydu. Bununla birlikte toplumsal, siyasal, sosyal, kültürel ve düşünsel bakış açılarımızı yeni döneme göre yeniden, yenileyerek inşa ve imar etmeyi zorunlu kıldı.
15 Temmuz bizlere bir şey daha hatırlattı; su uyur düşman uyumaz, ilkesini. Unutulmamalıdır ki 15 Temmuz’da başarısızlığa uğratılanlar hedeflerinden vazgeçmiş değiller. Yeni, sinsi ve rafine planlarla ülkemiz ve İslam dünyasıyla ilgili projelerini işletmeye devam etmektedirler. Uyanık olmadığımız, teyakkuzu elden bıraktığımız, küçük hesaplarla birbirimize sırt çevirdiğimiz an yeni 15 Temmuzlarla karşılaşabileceğimizi bu vesileyle hatırlatmayı bir görev biliyoruz.
Vatanını korkusuzca savunan evlatlarımıza selam olsun. Aziz şehitlerimizin ruhu şad olsun.
Anadolu Platformu