Suriye’nin Belirsiz Geleceği


 

Uluslararası toplum Suriye meselesine nihai bir çözüm bulma konusunda isteksiz. Öte yandan milyonlarca mülteci, göçmen ve tutuklu, bir ateş çemberinin içinde dillerin acısını tarif etmekte yetersiz kaldığı bu cehennemden çıkış için bir umut ışığı bekliyor. Yaşanan acılar yalnızca muhaliflere ve zulüm ile baskıdan kaçanlara has değil; Suriye’de kalan rejimin destekçileri ve tarafsız kişiler de artık birçok sıkıntının pençesinde. Yoksulluk, işsizlik, toplumsal çöküntü, paranın değer kaybetmesi, ekonomik ambargonun beraberinde getireceği yarı kanunsuzluk nedeniyle duyulan korku. Toplumun üst tabakası ambargodan etkilenmeyecek ve bir şekilde ihtiyaçlarını giderebilecekken, yoksulların acıları ise giderek artmakta. Öyle ki bu kimselerden bazıları, denizde boğulmayı Suriyelilerin kanlarında boğulmaya tercih eden on binlerce kişiyle birlikte göç etmedikleri için pişman olduklarını ifade etmekteler.

Siyasal çözüm yolunda iki yılın bir anayasa komisyonu kurulması uğrunda zayi edilmesi ne kadar içler acısı bir durumdur… Halbuki komisyon teşkili Suriyelilerin talebi olmayıp, Putin ve Trump tarafından 2017’de Vietnam’da ortaya koyulan bir vizyondu. Buna göre Suriye meselesi, anayasa hazırlanması ve seçim yapılmasına indirgeniyordu. Rusya, önce Astana ve sonra Soçi süreçlerini başlatabilmek için Cenevre sürecini işlevsiz hale getirdi. Amacı BM’nin boyunduruğundan çıkarak, Suriye rejiminin görevde kalmasına olanak sağlayacak bir çözüm ortaya koymaktı. Bunun için Suriye rejimi bir dizi dayatmacı ateşkes anlaşması yaptı ve halkına askeri olarak galip geldiğini ilan etti. Artık uluslararası topluma tekrar dahil olabilecekti. Fakat Rusya’nın bu çabaları ABD ve Avrupa’nın reddiyle karşılaştı. Nitekim herkes Rusya’nın meseleyi basite indirgemeyi ve içeriğini ihmal etmeyi arzuladığının farkındaydı. Ayrıca Rusya, açılmış yarayı irin ve mikrobuyla olduğu gibi kapatmanın peşindeydi. Bunun üzerine birçok devlet ikna edici bir siyasal çözüm gerçekleşmeden yeniden imar çalışmalarının ve mültecilerin geri dönüşünün başlamasının durdurulmasını talep etti.

Suriye muhalefeti bir anayasa komisyonu kurulmasını kabul ederken, yasama ve yürütme yetkilerini elinde bulunduran bir geçiş dönemi yönetimi kurulması önceliğinden taviz vermedi. Zira bu, Cenevre Deklarasyonu ve BM’nin 2254 numaralı kararının özünü teşkil etmekteydi. Dünya devletlerinin çoğu da çözüme ulaşmada temel kriter olan bu iki kararı kabul etmekteydi. Ancak ciddi müzakerelerin gerçekleştirilmesi yolunda yapılan ihmaller, Suriyelilerin daha fazla sıkıntı yaşamasına yol açtı.

Suriyeliler artık akıbetleri hakkında uluslararası kulislerde neler yaşandığından haberdar değil. Şimdi Suriye meselesinin siyasi ve insani bir mücadele alanı olmak yerine, askeri ve ekonomik bir nüfuz çatışma sahasına dönüştürüldüğünü hissediyorlar. Suriye meselesi de artık Filistin meselesi gibi çözümsüz bir şekilde askıda bekleyecek bir hale gelmek üzere. Üzücü olan ise Suriyelilerin artık kendi meseleleri hakkında gerçekleştirilen uluslararası buluşmaların tarafı olmamaları. Ne rejimin ne de muhalefetin Suriye ile ilgili alınan kararlarda bir rolü var. Başka taraflar olmadan artık Suriye hakkında bir diyalog konferansı gerçekleştiremiyorlar. Çünkü rejim muhalefeti tanımıyor ve hala onu “hainler ve teröristler topluluğu” olarak görüyor. Buna karşılık muhalifler de rejimin ülkeyi yerle bir ederek işgalcileri çağıran “katil mezhepçiler” olduğunu söylüyor. Rejim Rusya ile İran sayesinde galip geldiğini ve muhalefetin elinde bulunan bölgeleri geri aldığını düşünürken, muhalefet rejimin zafer iddialarıyla alay ediyor. Zira zorunlu ateşkesler rejimin itaati altına girildiği ya da istikrarın sağlandığı anlamını taşımıyor. Nitekim Suriye’nin yaklaşık %40’ı, İdlib, Hama kırsalı ve Halep hala rejimin iktidar alanının dışında bulunuyor. Bununla beraber muhalefet, rejimin ipleri tamamen Rusya ile İran’a bıraktığına inanıyor.

Bu acı verici tablo karşısında bir dizi milli girişimde bulunulmuş, bu tünelden bir çıkış yolu aranmıştır. Ancak her defasında Esed’in görevde kalması bir engel olarak bu girişimlerin karşısına çıkmıştır. Kendilerine ne kadar güvence veya söz verilirse verilsin Suriyeliler, hakim ordu ve emniyet teşkilatı yeniden yapılandırılmadığı sürece, verilen sözlere inanmayacaktır.

 

 

Dr. Riyad Nesan Ağa

Suriye Eski Kültür Bakanı

 
 
Whatsapp