Rusya’nın Suriye’de Suçları


 

 

2011’de özgürlük ve onur çağrısıyla başlayan Suriye devrimine karşı dünya, birbirinden farklı tutumlar sergiledi. Bazıları Suriye’nin dostları cephesinden taraf olurken, bazıları ise eşitlik ve demokrasi isteyen halkın karşısında Suriye’deki diktatör rejimin yanında yer aldı.

Maalesef Suriye halkının yanında olduğunu söyleyenlerin çoğunun iddiaları şekilden öteye geçmedi ve halkın taleplerini gerçekleştirmesini sağlayacak destek gösterilmedi.

Mafya devleti Rusya, Suriye halkına düşmanlığını ilan ederek katil rejimi destekledi ve rejimin bekası için her türlü imkanı sağladı. Suriye şehirlerinin yerle bir edilmesi ve Suriye halkının soykırıma uğratılması için gerekli faturalar ise Arap devletlerinin paralarıyla ödendi.

4 Ekim 2011’de Rusya, Suriye rejimine halkına karşı şiddet uyguladığı için yaptırımlar uygulanmasını önlemek amacıyla ilk kez “veto” hakkını kullandı. Daha sonra Rusya bu hakkı 12 kez daha kullanacaktı. 11 Nisan 2018’de ise Doma’da kimin kimyasal silah kullandığının soruşturulmasıyla ilgili ABD tarafından önerilen tasarıyı veto etti.

Birleşik Krallık’ın BM Daimi Temsilcisi Karen Pierce bunun üzerine şunları söyledi: “Rusya şunu söylemektedir: ‘Veto hakkının kaç kez kullanıldığını saymamıza gerek yok.’ Ancak Rusya, BM Güvenlik Konseyi’nin otoritesini zayıflatmaktadır, bu da insanlık aleyhine atılmış bir adımdır.”

Rus Hava Kuvvetleri, katil Beşar Esed’in muhaliflerini ezmek amacıyla Moskova’dan askeri destek istemesi üzerine 30 Eylül 2015’te Suriye topraklarına yönelik hava bombardımanlarına başlamıştır. Rusya Federasyon Konseyi de Rus Silahlı Kuvvetleri’nin ülke dışında kullanılması amacıyla Vladimir Putin’e yetki vermiştir. Rusya’nın 30 Eylül’deki ilk saldırıları, Rusya Savunma Bakanlığı’nın ifadelerine göre DAEŞ’e ait mevzilere yönelik gerçekleştirilmiştir. Ancak saldırılarda DAEŞ’e bağlı olmayan bölgelerdeki siviller öldürülmüştür. Öte yandan Batılı liderler de saldırılar konusunda şüphe duymuş ve Rusya’dan Suriye’de saldırmayı planladığı hedefler hakkında önceden bilgi vermesini istemiştir.

Bundan bir yıl sonra Putin, tüm dünyanın gözleri önünde Suriye’de Rus silahlarını test ettiklerini şu sözlerle açıklamıştır: “Dünya Suriye’de kullandığımız başlıca tüm Rus silahlarının isimlerini artık bilmektedir.”

Aynı şekilde Rus Savunma Bakanı Yardımcısı Yury Borisov da, Ağustos 2017’de Suriye’deki çeşitli operasyonlarda 600 yeni silahın test edildiğine işaret etmiştir. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ise açık bir şekilde “Rusya’nın Suriye topraklarının yeniden rejimin eline geçmesini sağlamayacak hiçbir kararı desteklemeyeceğini” açıklamıştır.

Rusya, ABD ve İsrail’le fikir birliği bağlamında Suriye halkına olan düşmanlığını açıkça ilan etmiştir. Zira ABD ve İsrail, Rusya’ya Suriye’de istediği çözüm şeklini uygulama konusunda izin ve yetki vermişlerdir.

Yürütülen bu savaşın amacı, Suriye’nin yeraltı zenginliklerini, su kaynaklarını, denizlerini ve doğal kaynaklarını ticaret, endüstri ve yatırım alanlarında kullanmak üzere yağmalamak ve yıkıcı silahlarını pazarlamaktır. Tartus Limanı da 49 yıllık bir anlaşmayla kiralanmış, Lazkiye’de askeri bir üs olarak Khmeimim havalimanı kurulmuştur. Nisan ayında 3700 hava saldırısı düzenlenmiş olması ise bizi, Suriye’deki halkın katledilmesi ve altyapının yerle bir edilmesi konusunda Rusya’ya mühimmat, füze ve roketler için maddi destek sağlayanın Arap devletleri olduğu düşüncesine sevk etmektedir.

Rusya’nın Suriye’ye müdahalesi, Türkiye’yi 2023’te büyük devletler seviyesine erişme hedefinden alıkoymak için Suriye’de doğrudan savaşa çekmek amacıyla, İsrail’in emri, ABD’nin planlaması ve bazı Arap rejimlerinin finansmanı aracılığıyla gerçekleşmiştir. Türkiye, gerçekten Suriye halkının yanında olan tek devlettir. Bu nedenle de yaptırımlara maruz kalmıştır. Kardeş Türkiye ve Suriye halkları uluslararası komplolarla karşı karşıyadır ancak geç olsa da halkların iradesi galip gelecektir.

 

 

Suphi Dsoki

İşrak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

 
Whatsapp