Deyrizor: Kurtarılmış mı İşgal Altında mı? İran ve Kürt Milisleri Kıskacında Araplar...


 

 

Deyrizor bir yıl önce “DAEŞ”ten kurtarılmasından bu yana trajik bir süreç yaşıyor. Basın Deyrizor’un kurtarılmış olduğunu söylese de, şehirde yaşanan bir defada birçok işgale maruz kalınmasından ibaret: İran, Kürt, Rus ve Esed güçleri tarafından. Şehir coğrafi olarak iki parçaya ayrılmış durumda. Fırat Nehri’nin doğu tarafı Uluslararası Koalisyon’un himayesi altındaki Kürt Suriye Demokratik Güçleri’nin kontrolünde. Batı yakası ise Esed’in sancağı altındaki İran milislerinin elinde. Rus ve Esed güçleri ise şehrin merkezinde konuşlanmış durumda.

Şehirdeki Araplar öncelikle İran ve Kürt işgalinden şikayetçi. Zira bu güçler tarafından sistematik biçimde tacize, kimliklerini ve şehirlerinin kimliğini hedef alan projelere ve petrol kaynaklarının yağmalanmasına maruz bırakılıyorlar. İranlılar burayı Irak’ta olduğu gibi insani ve askeri açıdan nüfuzlarına katma yönünde faaliyet gösteriyor.

Bir aşiret lideri şunları söylüyor: “Buradaki olayları takip edenler, DAEŞ’in oynadığı rol ile İran’ın halihazırda oynadığı rolün birbirini tamamladığını görecektir. Çünkü DAEŞ yöre halkını bölgeden çıkararak şehri yerle bir ederken, İran ise halkın geri dönmesini ve şehrin yeniden inşasını ancak belirli şartlar altında ve kendi planlarına göre kabul ediyor!”

Aşiret lideri sözlerine devam ediyor: “İran DAEŞ çıktıktan sonra şehri ele geçirdi. Buraya yerleşimcileri iskan etti. Camilerin onarılmasını engelledi ve camileri önceden hazırlanmış projelere göre onararak isimlerini değiştirdi. Onlarca Hüseyniye inşa etti. Eski Şii tarihi eserleri icat etmeye çalıştı. Buraları sahte iddialarla türbelere çevirdi. Cami hatiplerinin ancak belirli şartlar altında namaz kıldırmasına izin verdi. Şiiliği yaymak için İran ve Irak’tan Şii vaizler getirdi. Mezarlıkları kontrolü altına altı ve ölülerin izinsiz gömülmesini yasakladı. İranlı Cihad el-Bina adlı şirketi bu amaçla şehre getirdi. Bazı okulları askeri kışlaya çevirdi. Suriyeli destekçilerinden Haydariyyun adında yerli milisler teşkil etti. Bunların sayısı on beş bine ulaşmış durumdadır. Bu milisleri Haşdi Şabi’ye benzer şekilde Irak, Lübnan ve İran’da eğitti.

İran’ın görünürdeki hedefi mezhebi olsa da, aslında böyle değildir. İran Deyrizor’u iki sebepten ele geçirmek istemektedir. Birinci sebep İsrail’in Suriye’nin güneyi ve ortasında kendisine uzanan elinden kaçmak, ikincisi ise Deyrizor’u Irak’la bir ulaşım noktası haline getirmektir. Böylece demiryolu hattı ve karayolu İran’ı Lübnan’a ve Akdeniz’e bağlayacaktır. Bu yol elbette Albukemal’den de geçecektir.”

Burada dikkat çeken nokta, ABD’nin geçtiğimiz iki yıl boyunca İran’ın bölgedeki yayılmasını takip etmiş ve bazı kafileleri bombalamış, kara ve demiryoluna bu yolu Hizbullah’a silah transferi amacıyla kullanmaması için aleni bir şekilde karşı çıkmıştır. Hala bölgedeki bazı üsleri elinde bulundurmakta ve Suudi Arabistan’la kabile bağı olan yöre halkıyla ilişkilerini geliştirme konusunda Suudi Arabistan’la işbirliği yapmaktadır.

Ancak şaşırtıcı olan, Deyrizor’daki Rus güçlerinin İran’ın planlarına karşı koymuş olmasıdır. Nitekim geçtiğimiz Nisan ayınca iki taraf arasındaki çatışma haberleri tüm dünya tarafından duyulmuştur. Bu çatışmalarda iki taraftan da yaralı ve ölüler olmuştur. Hatta bu olay münferit kalmamış, çatışma tekrarlanmıştır. Çünkü Rusya Suriye sahilindeki karayolunu burayı tek başına kontrolünde tutma projesine karşı bir tehdit olarak görmektedir. Analistler ise bu hedefin, İsrail, ABD ve Rusya Ulusal Güvenlik Danışmanları zirvesinin ve İran’ın varlığını zayıflatma konusunda karara varılmasının ardından daha önemli hale geldiğini belirtmektedir. Bu konuda, üçlü zirvenin ardından Rus-İran çatışmalarının artması delil olarak gösterilebilir.

Bilindiği üzere İran, Esed rejiminin şehri onlarca yıldır ihmal etmesinden kaynaklanan zorlu durumdan yararlanmaktadır. Öyle ki Deyrizor, Suriye’nin yumuşak karnı haline gelmiştir. İran yoksulluğu kullanmış, para karşılığı projelerini hayata geçirmiştir. Ancak uygulanan bu yöntem, yöre Araplarını kışkırtmış ve İran’ın ve İran güçlerinin projelerine her türlü yöntemi kullanarak direnmelerine yol açmıştır. Kaynaklar, İran ve Irak milislerine yönelik hedeflerine yönelik silahlı saldırıların gerçekleştirildiği ve bu güçlere bağlı Suriyelilerin tasfiye edildiğini belirtmektedir. Yine kaynaklar, kimliği belirsiz grupların İranlılarla işbirliği yapanları öldürmekle tehdit ettikleri ilanlar dağıttığını aktarmaktadır. Ayrıca halk tarafından gerçekleştirilen kurtarma savaşının şehrin doğusundaki Suriye Demokratik Güçleri’ni de içine aldığı, dağıtılan ilanlarda Kürt kuvvetlerinin de Deyrizor ve Hasiçi’nde Araplara yönelik saldırılarını devam ettirmeme konusunda uyarıldığı belirtilmektedir. (İlanlarda dişe diş, göze göz kısas uygulanacağı ve intikam alınacağı söylenmiştir!

 

 

Muhammed Halife

Suriyeli Gazeteci-Yazar

 

 
Whatsapp