“Biz Suriye’de petrolü aldık bırakın diğerleri savaşsın. Bırakın sınırları başkaları korusun” diyen ABD Başkanı Trump, bu doğrudan ifadesiyle; Batı düşüncesinin, siyasi tarihinin, coğrafya ve dünya algısının, değer ve güç kimliğinin, insan ve özgürlük düşüncesinin kısa, öz, doğrudan riyasız tanımının yaptı.
Derin analizler, süslü cümleler, karmaşık düşünceler, abartılı insan hakları ve özgürlük söylemleri, “insanlık” vurgusu, tabiat sevgisi gibi hemen her şeyin, değer olarak pazarladıkları her şeyin temelinde bu söz var.
BAKMAYIN TUMP’IN “DELİ DELİ” KONUŞMASINA.BATI SİYASİ ANLAYIŞININ TEMELİ YAĞMACILIKTIR..
Suriye savaşını birkaç petrol kuyusuna indirgeyen, “zenginliği aldık, özgürlük, demokrasi, adalet kavgası onlara kalsın” diyen bu söz; Basra Körfezi’nden Kızıldeniz’e kadar bütün askeri ve siyasi hesaplarının, girişimlerin, istilâ ve iç savaşların aslında bir talan için, yağma için, sömürge geleneği için yapıldığının bir kez daha ilanıdır.
Bakmayın Trump’ın “deli deli” konuşmasına, Batılı siyasi anlayışın temeli budur. Demokrasi anlayışının temeli budur. İnsan ve özgürlük düşüncesinin temeli budur. ABD içinde Trump’ın bu sözlerine karşı çakabilecek olanların bile düşüncesi budur.
LONDRA’NIN, PARİS’İN, NEW YORK’UN, ROMA’NIN TEMELLERİ ACIDIR, KANDIR.
Batı medeniyeti sömürge, talan, adaletsizlik, zulüm ve kan üzerine kurulmuştur. Londra’nın, Paris’in, Roma’nın, New York’un temeli acıdır, dünyanın, başka milletlerin ahıdır. ”Coğrafi Keşifler” diye yutturulan sömürge ve istilâ dalgasından bu yana, Avrupa’nın, daha sonra ABD’nin dünyanın geri kalanıyla ilişkilerinin temeli talandır.
Hindistan’ın, Kızılderili’nin, Müslüman dünyanın, Latin Amerika’nın, Afrika’nın kanı, canı, acıları üzerine yükselen bir zenginliktir. Batı düşüncesinin, dünya ve insanlık algısının, kendinden başkasına bakışının temeli kibirdir, ırkçılıktır, zulümdür, açgözlülüktür, hırsızlıktır.
AYİN YAPAR GİBİ KATLİAM YAPTILAR
Irak’ta bir milyon insanı öldürürken de, Ebu Gureyb’de ayin yapar gibi katliam seansları düzenlerken de, Afganistan’da medreseleri, cami cemaatini bombalarken de, yüzlerce yıldır Afrika’nın kanını emerken de, Suriye’de bir savaş icat edip üç kuruşluk petrol kuyusuna konarken de, Latin Amerika’da yüzbinleri gözlerini kırpmadan katlederken de, Endonezya’da bir gecede bir milyon insanın katliamını organize ederken de, Vietnam’da bir ülkenin tamamını imha ederken de, Batı budur.
İtaat edeni sömürür, başkaldıranı yok etmeye çalışır. Batı düşüncesi, siyasi sistemi soykırım üzerine kurulmuştur. Batı medeniyeti hırsızlık ve yağma üzerine kurulmuştur.
Bu amaçla dinleri, kültürleri, değerleri her şeyi kullanmışlar, silaha dönüştürmüşlerdir. Ülkemize, coğrafyamıza dönük bütün demokrasi ve özgürlük paketlerinin tamamı güvenlik ve hükümranlık esası ile formatlanmıştır.
İŞTE TÜRKİYE’YE BU YÜZDEN SALDIRIYORLAR.
Son yıllarda Türkiye’ye yönelik öfkelerinin nedeni de milletimizin bu kölelikten, vesayet sisteminden kurtulma mücadelesidir. Türkiye ile hesaplaşmaya girmelerinin nedeni, ülkemizin coğrafyada güçlü bir siyasi dil ve diriliş inşa edici gücü olması, bu nedenle yağma ve talana “hayır” demesidir.
Belki yüzlerce yıl sonra, ilk kez, bu düzenin, bu küresel adaletsizliğin Batı aleyhine değiştiği bir tarih dilimi yaşıyoruz. Yeni güçler yükseliyor, güç haritası değişiyor, zenginlik ve güç ellerinden kayıp gidiyor, dağılıyor.
Küresel ölçekte çok büyük, çok sarsıcı bir güç hesaplaşması yaşanıyor. Yüzlerce yıllık hâkimiyetleri ellerinden çıkıyor. Paylaşmayı bilmedikleri için her ülke her millet kendisine ait olanı almaya çalışıyor.
BÜYÜK SAVAŞLAR ÇIKARACAKLAR AMA KADİM İNSANLIK BU İMTİYAZI ELLERİNDEN ALACAK, BATI’YI DURDURACAK.
Şimdi öfke ile, nefret ile hareket edecekler. İnsanlık için yıkımlara yol açacak kötülükler deneyecekler. Kaynaklar, pazarlar, ticaret yollarını kaybetmemek için korkunç saldırılar yapacaklar.
Büyük savaşlar çıkaracaklar. Ama eski dünya, kadim insanlık Batı’nın bu imtiyazını elinden alacak. Onu durdurmayı, burnunu sürtmeyi, hizaya sokmayı bilecek.
Sadece siyasi kimlik değil, zenginliklerimiz üzerine de bir özgürlük düşüncesi inşa edeceğiz. Sadece biz değil, bütün insanlık, Batı aklının sömürgeci, ırkçı, yağmacı, kölelik bakışına karşı insan onurunu öne çıkaran, paylaşmayı bilen, adaleti önceleyen bir siyasi dil inşa etmek zorunda.
İNSANLIĞIN KURTULUŞU BATI’YI SINIRLAMAKTADIR. TÜRKİYE’DEKİLER, “KÖLELİK KARAKTERİ”NDEN KURTULUN!
İnsanlığın tek kurtuluşu Batı’yı sınırlamaktadır. Yoksa azalan kaynaklar yüzünden yeryüzünde çok daha korkunç istilâ ve talan savaşları başlatacaklar, bütün insanlığı tehdit edecekler. Yüzlerce yıllık düzeni değiştirmek kolay değil. Ama bundan başka da hiçbir yol yok…
Türkiye’de hâlâ Batı bağımlılığı için, manda ve vesâyet için hareket edenlerin, önce zihinlerini özgürleştirmeleri gerekiyor. O kölelik kimliğinden ve karakterinden kurtulmaları gerekiyor. Kurtulmak istemeseler de, tarih tersine döndü ve onlar bu tarihi ıskalayacaklar.
SİZİ O PETROL KUYUSUNUN BAŞINDA AVLAYACAKLAR…
Trump “deli”dir ama iki cümle ile bütün Batı düşüncesini, kimliğini, karakterini özetledi. Madem öyle, madem siz, “Biz petrolü aldık, gerisi umurumuzda değil” diyorsunuz.
Biz de size şunu söyleyelim: Sizi o petrol kuyusunun başında avlayacaklar. Orada da tutunamayacaksınız! Tek bir petrol kuyusunu bile elinizde tutamayacaksınız.