Sezar Yasası


 

Guinness yetkilileri, rekorlar kitabına Suriye’deki katliamları kaydetse yeridir; zira insanlık tarihi Suriyelilerin yaşadığı türden bir katliamı hiçbir şekilde yazmış değildir.

2011 yılında Suriye devriminin özgürlük ve onur çağrısıyla başlamasının ardından tüm dünya, devrimin karşısında durdu ve İsrail’in müttefiki ve sınırlarının koruyucusu olan katil Esed rejimini koruma isteğine uygun biçimde, tüm imkanlarını devrimin başarıya ulaşmasını engellemek için seferber etti. 

Dünya, İsrail’in katil Esed rejiminin görevde kalması arzusuna uygun davranarak, Suriye’nin işgal edilmesi ve burada nüfuz paylaşımı yapılmasına katkı sağladı. İsrail bölgede güçlü bir devlet olarak kalmak isterken, Esed rejimi, Rusya ve İran’ın Suriye halkını katletmesi ve şehirlerini yıkması, ayrıca Suriye’nin gücünü zayıflatmasından da mutluluk duyuyordu. Arap yöneticiler ise İsrail ve ABD’nin iradesine boyun eğerek, akan Suriyeli kanının ve Suriye’deki yıkımın faturasını finanse etmek için bankalarını açtı ve böylece halklarının öfkesinden tahtlarını korumak istediler.

Türkiye 2013’ten bu yana sivilleri Suriye rejimi uçaklarının ateşinden korumak için Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge kurulmasını teklif etmektedir. Ancak ABD ve Avrupa bu teklifi reddetmiş ve uçaksavarların bölgeye ulaşmasını engelleme planları yapmıştır.

ABD Suriye’deki katliamın sona ermesini istememektedir. Bu nedenle Suriye dosyasını Rusya ve İran’a havale etmiş, Cenevre’yi ise Astana’ya taşıyarak Esed rejiminin kurtarılmış bölgeleri hakimiyeti altına almasını sağlamıştır. Yine BM’nin diktatör Esed rejiminden kurtulmayı güvence altına alacak bir çözümü öngören 2254 numaralı kararının uygulanmasını engelleyen de ABD’dir.

Tüm bu gelişmeler geçmişteki müzakereler sırasında varlığını göstermiş ve Sezar Yasası olarak adlandırılan tasarının onaylanma sürecinde de varlığını sürdürmüştür.

Tasarıya bu isim, 2014 yılında Esed rejiminden ayrılan ve işkence altında can veren 11 bin tutukluya ait 55 bin fotoğrafı sızdıran Suriyeli askeri fotoğrafçıya atfen verilmiştir. Söz konusu fotoğrafçı, gerçek kimliğini gizlemek için Sezar ismini kullanmıştır. Fotoğraflar ise ABD Senatosu’nda gösterilmiş ve dünya çapında öfke dolu tepkilerin doğmasına yol açmıştır.

ABD Senatosu, Sezar Yasasına 76 lehte ve 6 aleyhte oy verdi. ABD Kongresi’nde ise 377 lehte 48 aleyhte oy kullanıldı. Karar, ABD Savunma Bakanlığı’nın 2020 bütçe kanunuyla birlikte, geçirilmesinin kolay olması açısından bağlandı. Karar, ABD Başkanı Trump’ın önüne, adet olduğu üzere, kabul töreni sırasında getirilecek.

Yasa tasarısı Suriye’deki ordu, hava yolları, petrol, doğalgaz, sigorta, müteahhitlik, inşaat, finans ve yatırım sektörlerinde faaliyet gösteren devlet kurumları ve şirketlerle çalışan devlet, kurum ve kişilere yönelik yaptırımlar uygulanmasını öngörüyor. Yasa, ABD’nin Fırat’ın Doğusu’ndaki varlığını meşru hale getirerek, petrol kuyularını kontrol altına alma ve rejimin bu kuyulara ulaşarak yarar sağlamasını engellemeyi amaçlıyor.

Bu yasanın uygulanmasının Suriye rejiminin üzerindeki yükü arttıracağında şüphe yok. Ancak bundan doğacak vahim sonuçlar aslında Suriye halkı taşıyacak. Zira Suriye halkının sefaleti daha da artacak ve yaşam şartları daha da kötüleşecek. Nitekim açlık, malzeme azlığı ve liranın değer kaybetmesi nedeniyle ortaya çıkan sorunların sıkıntısını da halk çekiyor.

En önemli soru, Suriyelilerin dokuz yıldır süren acılarının ardından bu yasanın çıkarılmasının ne anlam ifade ettiğidir. Zira 14 milyon Suriyeli ülke içi ve dışına göç etmiş, bir milyondan fazla sivil şehit olmuştur.

Suriye halkı geçmişte de bugün de Amerika’ya güvenmemiştir ve güvenmemektedir. Çünkü ABD, derdi para ve Suriye’deki petrol ile fosfat kaynaklarını ele geçirmek olan bir mafya devletidir.

Trump, Rusya İdlib’i, Hama ve İdlib kırsallarını yerle bir etmeden ve devrimci Suriye halkının geriye kalanını katletmeden önce yasaya imza atmayacaktır.

ABD gerçekten Esed’in iktidarına son vermek istese, katil rejimin ömrünü uzatacak bir yasayı çıkarmak için tüm bu yıllar boyunca beklemezdi. Zira bu yasa, kimyasal silah kullanımı da dahil olmak üzere ne rejimi ne de rejimin işlediği suçları kınamakta, ne de rejimin iktidarının sonlandırılması ve yargılanması konusuna değinmektedir.

 

 

Suphi Dsoki

İşrak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

 

 
Whatsapp