Kasım Süleymani... Efsane mi, katil mi?


Fars/İran emperyal gücünün sembol isimlerinden biriydi. İran’ın derin yapısına mensup bölge geneline yayılan sinir ağlarının kesişme noktasıydı. Devrim Muhafızları, Hizbullah, Haşd-i Şabi ve diğer örgüt ve yapılanmalarının beyniydi.

Direkt dini Lider Hamaney’e bağlı; Afganistan, Irak, Suriye, Lübnan, Yemen’e kadar örtülü operasyonların, gayri resmi savaşların müdahalelerin kurmay ismiydi. Acımasız bir adamdı. Gittiği, uğradığı, geçtiği her yerde kan ve acı bırakan bir adamdı.

İSLÂM İÇ SAVAŞI YAPIYOR, TERÖRÜN HER FORMATINI ACIMASIZCA UYGULUYORDU

Mezhep eksenli “İslâm iç savaşı” planlarının, Fars-Arap savaşlarının önde gelen uygulama adamıydı. İran adına direniş dese de, ”terör”ün bütün formatlarını kullanan, Şii dünyasının efsaneleştirdiği bir isimdi.

ABD tarafından dün Bağdat Havaalan’nda öldürüldü. Onunla birlikte Hizbullah ve Haşd-i Şabi yöneticileri de öldürüldü. Saldırı emri doğrudan ABD Başkanı Trump tarafından verilmişti. Trump, saldırıdan önce İran’ı hedef almış, “Bu bir uyarı değil, tehdit” demişti.

IRAK’TA ABD-İRAN, ARAP-İRAN ÇEKİŞMESİ VAHİM BİR HAL ALABİLİR

Bir süredir Irak’ta yükselen tansiyon, Suriye ve Irak savaşlarında İran’ın en önemli adamının öldürülmesiyle başka bir merhaleye giriyordu. Süleymani, Bağdat’taki Yeşil Bölge’nin komutasına kendi adamını atamış, o da Haşd-i Şabi milislerine Yeşil Bölge’nin kapısını açmış, onlar da ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’ni işgal etmişti.

Irak’ta haftalardır İran karşıtı gösteriler yapanlar saldırıyı sevinçle karşıladı. Irak merkezli ABD-İran, Arap-İran çekişmesinin çok daha vahim sonuçlara yol açacağı artık aşikâr.

İran ve bağlı çevreleri için hem büyük bir öfke hem de yas var. Hizbullah, savaşın artık her yerde olduğunu ilân ederken Tahran ve çevresinden intikam sloganları yükseliyor.

ABD’NİN ÖLDÜRMÜŞ OLMASI ONU MASUMLAŞTIRIR MI? HALEP’TEN VERDİĞİ O FOTOĞRAF UNUTULUR MU?

O, Şii dünyasına göre kahraman, efsane, ama Müslüman dünyanın ezici çoğunluğuna göre savaş suçlusu bir katildi!Kasım Süleymani’yi ABD’nin öldürmüş olması, coğrafyamızı kan gölüne çeviren ABD ve İsrail tarafından ortadan kaldırılmış olması onu masumlaştırmayacak. Yüz milyonlarca Müslüman için bu mümkün değil.

Suriye’de akıl almaz insan hakları ihlallerine, savaş suçlarına imza attı. Kitlesel kıyımlara imza attı. Özellikle Halep katliamlarının unutulması mümkün değil.

O günlerde Halep’ten bir fotoğraf vermişti. Muzaffer bir komutan gibi mağrur duruyordu. Ama aslında mazlum Halep halkının cesetleri üzerinde yürüyordu.

SURİYE’DE TÜRKİYE’YE KARŞI DA SAVAŞIYORDU..

O gün; “Kasım Süleymani bir savaş suçlusudur. Savaş suçlarından sorumlu tutulmalı” diye yazmıştım. Süleymani ve cinayet timleriSuriye üzerinden açıktan Türkiye ile savaşıyor, Fars emperyalizmi bütün bölgeyi yakıp yıkıyordu.

Süleymani de, bulunduğu, etki altında tuttuğu bütün ülke ve bölgelerde ABD ile değil doğrudan Müslümanlarla savaşıyor, bütün gücünü onlara karşı kullanıyor, saldırılarında hiçbir kutsala yer vermiyor, sınır tanımıyordu.

İRAN’IN ABD VE İSRAİL’İN İŞGALLERİNE İHTİYACI VAR

Süleymani’nin tutumu İran’ın resmi, ideolojik tutumuydu.

İran; ABD ve İsrail’le savaşıyor görünüponların bölgemizdeki işgallerinin arkasına saklanıp sahaya hâkim olan bir devlettir.

İran nüfuzunun bu kadar yayılmasının nedeni ABD işgalleridir. O işgaller olmasaydı İran bugün Irak’ta, Suriye ve Yemen’de bu kadar güçlü olamayacaktı.

Bu yüzden İran’ın ABD işgallerine, İsrail düşmanlığına azami ihtiyacı vardır. Onun için ABD ve İsrail karşıtlığı bir örtüdür, perdelemedir. Tamamen mezhep eksenli, Sünni ülkelerden öç almaya ayarlıdır.

MUHAMMED BİN ZAİD, MUHAMMED BİN SELMAN VE KASIM SÜLEYMANİ: ARAP-FARS SAVAŞININ ÖNCÜ İSİMLERİ BUNLAR

Süleymani de görünürde ABD ve İsrail’e savaşıyordu. Ama gerçekte Müslümanlarla savaşıyordu. Tam bir mezhepçiydi.

Lübnan, Suriye ve Yemen’den S. Arabistan’ı vurmanın hayallerini kuruyordu. Ana hedefleri Mekke ve Medine idiABD ve İsrail tarafından kurgulanan Müslüman iç savaşı işte böyle sahneleniyordu. Savaşın bir tarafı İran, diğer tarafı S. Arabistan’dı ve her iki ülke de bu rolü sahiplenmişti.

BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zaid ve Suudi Veliaht Muhammed bin Selman bu iç savaşın Suudi cephesine, Kasım Süleymani de İran/Şii cephesine öncülük ediyordu.

TANRI’YI KIYAMETE ZORLAMAK. ABD, İSRAİL VE İRAN AŞIRI SAĞI AYNI YERDE DURUYOR..

Görünüşte Şii-Sünni savaşı, mezhep savaşı gibi kurgulanan Müslüman iç savaşı, derinde aslında Arap-Fars savaşı olarak planlanmıştı. 1991Körfez Savaşı’ndan bu yana bölgemizdeki bütün savaşlar Arap-Fars savaşı olarak planlandı ve hep Arap topraklarında yaşandı.

Süleymani’nin öldürülmesiyle tartıştığımız yeni durum da, bu savaşı ülkelerin sınırlarından çıkarıp bölgeselleştirmeye dönmesidir.

ABD’li neoconlarınİsrail aşırı sağının pompaladığı, “Tanrı’yı kıyamete zorlayarak” Armageddon savaşını erkene alma düşüncesi, Müslümanların kendi içinde kıyamet savaşına dönüştürülüyordu. Çok kirli, kanlı bir senaryo hazırlanıyordu ve bizler hâlâ buna, bugün bile uyanabilmiş değiliz. Kasım Süleymani, bu düşüncenin sahadaki adamlarından biriydi.

PEKİ İRAN NASIL BİR MİSİLLEME YAPACAK?

Peki, bundan sonra ne olacak? ABD-İran savaşı mı çıkacak? İsrail-İran savaşı mı çıkacak? İran’ın bu suikasta cevabı nasıl ve nerede olacak?

İran hiçbir zaman ABD ve İsrail’le savaşmaz. Kriz, karşılıklı tehditlerin ötesine gitmez. ABD ve İsrail, Irak ve Suriye’de İran hedeflerini vururken bile Tahran’ın bir cevabı olmadı. Trump’ın dünkü “İran hiçbir savaşı kazanamadı, hiçbir müzakereyi kaybetmedi” mesajı artık müzakere döneminin kapandığına işaret ediyor olabilir mi?

 

İbrahim KARAGÜL ​

 
Whatsapp