Devam Eden Kayıpları Sonrası İdlip Nereye Gidiyor?!


 

Eylül 2018'de Türkiye ile Rusya arasında İdlip, Soçi Anlaşmasının imzalanmasından bu yana, Rusya Federasyonu her zaman şunu söylemiştir:  Gerçek şu ki; bu anlaşma veya mutabakat geçicidir. Bütün Suriye coğrafyası ve İdlip, rejim tarafından tam kontrolü sağlanana kadar da öyle kalacaktır.Yukarıda belirtildiği üzere rejimin egemen olmadığı bir toprak parçasının varlığına dair bir umut da görülmemektedir.

O tarihten bu yana muhaliflerin ölümcül silahlara karşı uçaksavar bulundurmalarını önlenmekle birlikte Rus kara kuvvetlerin ve paralı asker şirketlerin (Wagner paralı asker şirketi bunların ilki değildir.) yanı sıra, Esad rejimini tüm askeri kuvvetler ve modern Rus hava kuvvetleri aracılığıyla desteklediler. Ayrıca, Esad zulmünü durdura bilecek bir kararın BM Güvenlik Konseyi’nden çıkmasını önlemek için sürekli kullanabilecekleri bir siyasi gücü kullandılar. Kaldı ki; Rusya bölgesel ve uluslararası eylemlere ek olarak Suriye rejimini desteklemek ve pazarlamak ve bazı Arap veya Avrupa ülkeleri üzerinden onu yeniden üretmek veya geri dönüştürülmesini sağlamak gelen her şeyi yaptı. Dahası Suriye muhalefetinin tüm askeri fraksiyonları terörle mücadele politikasına dâhil ederek bütün icraatlarını terörle mücadele adı altında değerlendirdiler.

Ayrıca, Astana yol haritasını yeniden faal hale getirmek ve aşamalı olarak yeniden canlandırmak için ciddi bir yatırım yapmaktadır. Dolayısıyla uluslararası rotada açıkça tanımlanan, uluslararası kabul görmüş ve fiilen dondurulmuş Astana yol haritasını baypas yapmak istemektedir.

Rusya Suriye meselesinde,askeri yetenekleri vepragmatizme dayalı siyasetiyle, Amerika’yı kaygılandırmadan kendisine verilen rolü oynayabilmiştir. Artı birbirini takip eden Amerikan yönetimleri için hala en önemli şey olan İsrail'in güvenliğine de en etkili bir şekilde uyum sağlamıştır.

Görünen o ki; başta özellikle Avrupa olmak üzere uluslararası sessizliği ve Amerika’nın boş bıraktığı geniş bir alanı ve sahayı terk eden İslam ve Arap ülkelerini önünde hazır bulan Rus politikası Suriye halkına yönelik cürümlerine devam edecektir.

Rusya, Suriye topraklarını parça parça kemirme/ aşındırma politikasını uygulamaya başladı. Şam, Dera, Hama, Humus kırsalında gerginliği düşürme planlarının uygulanmasından başlayarak, geride kalan kalap ve kırsalına, oradan da Batı ve Güney Halep kırsalına uzandı. Bütün bunları Soçi Anlaşmasının bentlerinde yer alan maddelere dayanarak ve kısmen de diğer tarafların açıklamadığı şekilde yorumlayarak ve zorlayarak yapmaktadır. Suriye halkının akan kanını itibara almadan ve gidecek yerleri olmadığı için Kuzey Suriye Türkiye sınırına sürülmelerini önemsemeden bunu yapmaktadır. Nitekim bunlar gittikleri yerde sığındıkları zeytin ağaçlarının altında, ya soğuktan ya da Esad’ın attığı varil bombalarıyla öleceklerdir.

Türkiye politikası sessiz kalmaya yeltendiğinde ve bu sessizliğini sürdürdüğünde zalim Esad ve mücrim ordusundan zarar görmeye başlamıştır. Nihayet Esad’ın mezhepçi eli uluslararası bir anlaşmadan kaynaklanan Türk kontrol noktalarına uzanmış ve bir kaç Türk kardeşimiz şehit olmuştur. Bu, sadece rejim için değil, Ruslar için de bir ders olan Türk ordusunun doğrudan müdahalesine yol açmıştır.

Garantör olduklarını farzeden İran ve Rusya devletleri tarafından Esad’ın uzayan dizginleri çekilmez ve tekrarlayıp devam eden intikam ve nefret duyguları kontrol edilmezse Esad’ın taşkınlıkları devam edecektir. Bu kez Türk siyasi iradesinin mücrim Esad’a ders üzerine ders vermekte kararlı olduğu görülmektedir. Kuşkusuz Türk siyaseti Türkiye'nin güvenliğini ve İdlib ve çevresindeki Suriyeli halkın kanı korumak konusunda şimdi daha fazla ciddi ve kararlıdır.

Esad rejiminin İdlib'deki halkımıza uyguladığı tüm barbarlığa, köy ve kentlerdeki binaları sahiplerinin başına yıkmasına rağmen Ona karşı savaşma iradesi ve zafere olan iman hala dimdik ayaktadır. Suriyeli devrimciler, mütevazı imkânlarıyla yapılabilecek şeyin en iyisini yapmaktadırlar. Doğu ve Batı bu mazlum halkı terk ettiği, Suriye'yi Rus-İran zulmüyle karşı yalnız bıraktığı bir zamanda Esad’ın Türk gözlem noktalarına saldırmasından sonra kayda değer kardeş Türkiye’nin desteği geldi yetişti. Bu, Batılın bir mevsimlik ömrünün olduğuna inan Suriyelilerin kendilerini iyi hissetmelerine neden oldu. Er ya da geç hak üstün gelecek ve zafer hakkın olacaktır.

 

Ahmet Mazhar Saadu  

Siyasi Bölüm Başkanı 

 
Whatsapp