Trump, Filistin'i İsrail'e bir hediye olarak vereceğini ve Filistinlilerin anavatanlarına dönmelerini engelleyeceğini belirterek açıkladığı dünyaya bir tokat gibi inen Yüzyılın Anlaşması’nı hazırlayan bir takım hadiseler mevcuttur. Şöyle ki:
İsrail ve Filistin Kurtuluş Örgütü arasında imzalanan ve bir dizi kabulü içeren 1993 Oslo Anlaşmaları: Bu anlaşmalar Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin bazı bölümleri için sınırlı özerklik düzenlemeler yaparken kutsal yerleri İsrail’in egemenliğine vermektedir. Ayrıca Filistin’den tehcir ediliş insanların bulundukları ülkeye yerleştirilmelerini ve Filistin Devleti’nin silahtan arındırılması kapsamaktadır.
Yaratıcı kaos teriminin dünyaya bazında tedavüle sokulması:Bununla,kasıtlı bir kaos ortamını yaratarak iddialarına uygun olumlu bir sonuç ede etmeyi kastetmektedirler. Eski ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, "yaratıcı kaos" kavramını benimsemişti. Bunu üzerine 2003 yılında Irak'ı işgal etmeye başladı ve Irak devletinin tüm kurum ve kuruluşlar arasındaki bağları yok etti. Bunu 2011 yılında Arap Baharı devrimlerinin baş göstermesi izledi. Amerika Libya, Irak, Yemen ve Suriye'de bu devrimlere karşı durarak onları engellemek ve zalim yöneticilere destek olmak konusunda büyük başarı elde etti.
Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul etmesi ve 2017’de Amerikan büyükelçiliğinin Tel Aviv'den Kudüs’e taşınması kararını alması: Trump Kararına verilen tepkilerin Arap ve İslam ülkeleri tarafından ortaya konan bir takım kınama ve inkâr açıklamalarıyla sınırlı kaldığını gördüğünde, Yüzyılın Anlaşması’nı Amerikan ve İsrail başkanlık seçimlerinden önce duyurarak bunu tamamlamaya çalışmıştır.
Yüzyılın Anlaşması, İngiliz Balfour Deklarasyonu'na fiili bir Amerikan desteğidir. Amerika bu anlaşmayı 20 yıldan fazla bir süre önce kabul etmiştir. Siyonist projeye boyun eğen zayıf Yöneticiler yüzünden Arap dünyasına çöken bu gevşeklik ve zayıflık olmasaydı Trump bu uğursuz kötü anlaşmayı başarıya ulaştıracak ışığı göremezdi.
Filistin halkı, Başkenti Doğu Kudüs olmak üzere bağımsız ulusal devletlerini Filistin topraklarında inşa etmek için tam ve meşru haklarına bağlı kaldığı sürece, bir asır önce 1917'deki meşum uğursuz Balfour Deklarasyonu’na dayandırılarak başlatılan bu anlaşmanın başarılı olma şansı yoktur.
Trump'ın kararı, İsrail işgaline karşı savaşan ve uluslararası yasalara uygun olarak bağımsız bir devletinin yeniden inşa edilmesi için meşru haklarına bağlı kalan Filistin halkıyla yüzleşmeden bir yere varamaz.
Trump, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımakla ve Suriye Golan’ının İsrail'e ilhakını kabul etmekle İsrail'e, Kudüs ve Golan ile ilgili bir meşruiyet veya yasal bir belge vermiş olmuyor. Kudüs ve Golan’ın işgal ediliş olma özelliğini de değiştirmemiştir. Filistin halkının kutsallarını, topraklarını ellerinden alan ve vatanlarına geri dönüş haklarını inkâr eden Yüzyılın Anlaşması’nın durum da aynen böyledir. Gerçeği değiştirmeyecektir.
Ne acıdır ki;Umman, Bahreyn ve BAE gibi bazı Arap ülkelerinin temsilcileri utanç anlaşmasının ilan edilmesine iştirak etmişlerdir. Trump'ın, "Birkaç Arap ülkesi” üzerinden Filistinliler ve İsrailliler arasında barışı sağlamayı amaçladığını söylediği ve daha adlandırmadığı planı için Filistinlilerin onayını alacağına dair güvencesi de bir o kadar acı ve manidardır.
Arap ülkeleri"Yüzyılın Anlaşması" konusunda birkaç parçaya bölünerek " pozisyonlarını ortaya koymuşlardır.
Birinci kısım; doğrudan Amerikan korumasına muhtaç bir şekilde İsrail’e tabi olan devletler. Bunlar Amerika’ya tamamen boyun eğen ülkelerdir. Diğer bir kısım da susmakla yetinmektedirler. Diğerleri ise kınama beyanlarıyla ve anlaşmayı tanımadıklarını açıklamakla iktifa etmektedirler.
Gerçek şu ki; Yüzyıl anlaşmasının ilan edilmesiyle birlikte, uluslararası onaysadedinde mevcut durumdan daha kanlı bir anlaşma yapılmış olmaktadır.Nitekim Yemen, Lübnan, Irak ve Suriye ve İdlib’de Sünni Müslümanlara karşı savaş ilan edilmiştir. Artı Rusların ve İranlıların bölgedeki Sünni Müslümanlara karşı küresel kutsamalarla yönettiği imha ve mezhep temizliği savaşı devam etmektedir.
Dünya bir yandan zalim Esad sistemine gerekli silahları sağlarken, diğer yanan Arap rejimleri de halkımızı öldüren ve onların tehcirine neden olan u silahların parasını ödemeye devam etmektedir.
Subhi Desouki
Genel Yayın Yönetmeni