Acıların Çarmıhında Omuzlanan Devrim


 

Tarih arşivleri, dahabaşlangıcında başarısız olan bazı devrimlerden bahsettiği gibi, unutulmayan devrimleri de zikretmiştir. Artı zafere dair kehanetleri gerçekleştirmede başarıl olan diğer bazı devrimleri de haber vermiştir. Her devrimin kendine özgü deneyimi ve hikâyesi, kahramanlıklarını veya hezimetlerini miras alanların ve verdiği dersleri, gösterdiği ibretleri ve ihanetin ilk habercilerini aklında tutanların hatırasına kazınmıştır. Bu nedenle devrim kavramı,  devrime engel olarak üretilmiş kuşatıcı bir devrim teorisine isyan ederek,entelektüel ve felsefi tezahürlerde kala kaldı.Yine de acı illiklere işleyene dek, mutlu ve hüzünlü imkânsız gibi görünen sürprizlere ve ihtimallere kapıları kapatmadı.

Fakat tarih ve efsanelerinin görkemi, özellikle de kalıcı etkiler bırakanları, zamanın kudreti önünde dehşet içinde duraksamış devrim kavramı için yeni bir anlam çıkarmaya, vakıanın üzerine beşerin gücünü aşan öldürücü darbeyi vuracak farklı bir kavrayışın nasıl oluşturulacağını anlatmaya devam etmektedir.Suriye devrimi, devrimin meşruiyeti ile acımasız siyasetin gücü arasındaki olağanüstü sorular üzerine bu kadar açık bir tartışmaya kesin cevaplar vermiş gibi görünmüyor.Ancak Suriye devrimi, tüm kırılmalarına rağmen, cevabın içeriğini aramayı bırakmadı. 

Suriye devrimisadece zaman, koşul ve fedakârlıklarıyla benzersiz değildir. Daha başlangıcında Arapların diğer insanlar gibi özgürce yaşam hakkının inkar edildiği bir tarihte, Arapların devrimle ilişkisi bağlamında bilinen devrimlerin dışına taşmıştır. İlk çığlığından bu yana hem yalnız hem de yetim olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak bu Arap Baharı'nın yasal sahipleri olmadığı için değildir.Çünkü o, bilincimizin ve gasp edilen farkındalığımızın tüm katmanları üzerindeki tozları silkeledi. Devrim çocukları, tüm deformasyon çabalarının utanç verici çıplaklığını Suriyelilerin gözünde örtemediği çıplak kralın hikâyesini duvarlara boyamaktan korkmadı.Sonu olmayan bir saçmalığa karşı susturmanın mümkün olmadığı yerde, özgürlük esintileri kurtuluş mabedine giden yolu kana boyamıştır.

Devrim gece gündüz demeden yürüyüp kan denizlerini geçmiştir. Her ne zaman yol uzayıp, gözler güvensizlik dehlizleri arasında kaybolduğunda, sonsuz vaadini küllerin altından çıkarıvermiştir. 

Çığlık çığlığa gürleyen ayrıntılarını,çokça hayal kırıklığına uğratmakla anlamını yetiren bu dünyada, moloz altındaki kaburga kalıntıları arasında, hiçbir adalet sarayının duymadığı tutuklu bir çığlık içinde, hayal kuşlarını, bağrında saklayan bir öğrencinin defterine yazmaktadır.Hikâyesini, halkını hiç tanımadığı ülkelerde,birleştirmek için parçalarını aradığı meçhul kimliğinin kalıntıları anlatmaktadır.Acıların çarmıhında omuzlarda taşınan devrim,sabır denizini taşırmıştır. Acıların boyutu öyle yükselmiştir ki; toplu katliamlar karşısında doğal ölüm, kamp çocuklarının arzusu haline gelmiştir. Karga sürüleri üzerine üşüşmeden tünelin sonundaki ışığa ulaştıramadı. Dostlar ve düşmanlar arasındaki farkların ortadan kalktığı bir zamanda leş kargaları ne kadar da çoğalmaktadır!

Devrimin üzerinden yıllar geçti ve akan kanların yerine taze kan yükleyecek yeterli zaman ve hayal güçlerikalmamıştır.Zamanın ve mekânın dışına ve anlatıcıların tarif etme yeteneğinin dışına çıkmıştır. İlk çığlığa sadık kalanları sürükleyen bir ruh haline gelmişlerdir. Boşa harcanan fırsatların, arabulucu simsarların, ciddiyetsiz yol haritaların, savaş patronlarının aleyhine komplo kurduğu davanınadres olmuşlardır.

Bu çıkmaz ufuk bir başına acımasızca eserkenyetim acısını kutluyor ki kurbanların hafızası hatırasız kalmasın ve yaralarını sarabilsin. Bir gözlem evi, bir kâşif, tarihi bir bilge gibi, bütün nazariyeleri, konumları ve gönülleri sınayarak geçip gitmektedir.Bu yalnızca başkasıyla kıyaslanacak bir tecrübe değil, aynı zamanda sanki bir kaderdir! Düşüncenin, siyasetin ve insan haklarının paralı askerini ifşa ettiği kadarıyla, kan tüccarların, gizli anlaşma ve verilen sözlerin üzerindeki örtüyü kardırmıştır.

Suriyeliler, idamcıların kamçılarına, yağma ve tahakküm projelerine direnen bir süreci dürtüp başlatmışlardır.

 

 

Filistinli Araştırmacı Yazar

Eymen Ebu Haşim

 

 
Whatsapp