Suriyeli Tutuklular, Korona ve Mücrim Rejim!


 

 

Rejimin belirgin sessizliği ve üstüne düşeni yapmaktan kaçışı sonucunda Şam'daki Korona salgının yayıldığı alanlar artarak Suriye rejimi tarafından kontrol edilen tüm Suriye coğrafyasına ulaşmıştır. Sistematik baskı ve yoksunluk politikası bağlamında Esad’ın Suriye toplumunun katmanları arasında nasıl dolaştığı, 400 binden fazla Suriyelinin içerde tutulduğu Rejim hapishanelerinin ve gözaltı merkezlerinin içinde bulunduğu durumdan görülebilmektedir. Nitekim en kötü gözaltı işlemlerine maruz bırakılarak tutuklanıp tüm tasavvurların ötesinde sağlıksız ve insanlık dışı bir durumda kötü şartlardaki hapishanelere atılmışlar. Bu durum bizi ve dünyadaki tüm onurlu insanları, özgürlük ve haysiyetlerini elde etmek için mücadele vermekten başka bir suçu olmayan ve yıllarca gözaltında tutulan Suriyeli mahkûmlarını serbest bırakması için mücrim Suriye rejimine karşı sesimizi yükseltmeye ve üzerindeki baskılarını artırmaya sevk etmiştir.

Gerçek şu ki; Koronavirüsü aşırı kalabalık olan gözaltı merkezlerine yayıldığı takdirde Suriyeli tutukluların akıbeti bilinmemektedir. Böyle bir durum kaçınılmaz ölümlere yol açabilir. Dahası, rejim Korona salgını bahanesiyle rakiplerinden kurtulmak istediği herkesi öldürmek için salgının yayılmasına yatırım yapabilir. Nitekim daha önce Tedmur hapishanesi de dâhil olmak üzere birçok hapishanede bunu yapmıştır. Kendisine karşı çıkan ve kendisine karşı isyan edenlerin bulunduğu her hapishane ve tutuk evinde salgını ileri sürerek bunu yapabilir. 

Dolayısıyla, bugün Suriyeli tutukluların Suriye rejimi hapishanelerindeki kaderi küresel bir sessizliğin hakim olduğu bir atmosferde ön plana çıkmaktadır. Zira Rejim tarafından kontrol edilen alanlarda Covid-19 salgınının yayılması nedeniyle bodrumlarda öldürülme riski ile karşı karşıya bulunan yüz binlerce Suriyeli mahkûmu kimse umursamamaktadır.

Er ya da geç Suriyeli tutukluların bulunduğu gözaltı yerlerine ulaşmalıdır. Nitekim Suriye İnsan Hakları Ağı bunun için neler yapabileceğini konusunda bir deneyim ve güvenceye sahip olduğunu göstermiştir.  

 Şu anda belgelenmiş 129 bin 989 Suriyeli tutuklunun bulunduğu göz önünde bulundurulduğunda kaybolanların yaklaşık 100 bin kişilik bir yekûn oluşturmaktadır. Suriye İnsan Hakları Ağı müdürü Abdulgani tutuklu sayısının aslında yaklaşık olarak belgeleyenlerin iki katı olduğunu belirtmektedir.  Yani 250 bin civarında tutuklunun bulunduğunu söylemektedir. Kaldı ki; Suriye'nin tüm devrim güçlerinin istatistiklerine göre gerçek sayı çok fazladır. Ayrıca 43 Suriyeli ve Arap sivil toplum örgütler, özellikle İranlı, yerli ve yabancı milislerin Suriye'ye yayılmalarından sonra "virüsün gözaltı merkezlerinden birine veya hepsine yayılmaması konusunda uyarıda bulunmaktadır. Zira İranlı grupların sayıları 50 ‘yi açarken toplam militanlarının sayısı 60.000'i geçmektedir. Bunlar İran askeri uzmanlarının komutası altında çalışmaktadırlar. Suriyelilerin Şam, Halep ve Elbukemal'da kaydettiklerine göre salgını Suriye'ye taşıyanlar da bunlardır. 

Suriye halkı, bugün Suriye rejiminin mahkûmlara karşı işleyebileceği herhangi bir sucu garipsememektedir. Çünkü Suriyeliler, Esad milislerinin 4 Nisan 2017'de, Han Şeyhun’da 30’u çocuk olmak üzere 90’dan fazla insanı sarin gazı ile öldürdüğünü hatırlamaktadır. Tıpkı bunun gibi Suriye rejimi soğukkanlılıkla 21 Ağustos 2013'te Şam kırsalındaki Guta’da 0041’den fazla sivili öldürmüştü. 

Diğer taraftan Suriye İnsan Hakları Ağı raporunda 23 Ocak 2012'den bu yana Esad rejiminin 221 kimyasal saldırı gerçekleştirdiğini belgelemiştir. 2012 tarihi zamanda 4 Nisan 2019 itibarıyla Suriye'de kimyasal silahın kullanılmış olduğuna dair ilk belgedir.  Çoğunun Şam ve İdlip kırsalında gerçekleştirilen bu saldırılardan Suriye rejimi sorumludur. Nitekim Suriye İnsan Hakları Ağı, bu saldırıların adları ve ayrıntılı bilgileri kayıtlı olan en az 1461 kişinin ölümüne neden olduğunu doğrulamıştır. En az 9753 yaralamaya ek olarak 185 çocuk, 252 kadın, 57 silahlı muhalif savaşçısı ve muhaliflerin hapishanesinde bulunan 7 rejim askeri esirin ölümünden de Esad rejimi sorumludur.

İşte ısrarla sorulması gereken Suriye'deki insani sorun burada devreye giriyor: Çevremizdeki bu dünya, çocuklarımızın karşı karşıya kaldığı kendileri tarafından desteklenen Esad Korona’sının tehlikesini hissediyor mu?? Esad'ın, uluslararası bazda yasaklanan her türlü kimyasal silahlarla Suriye halkına yönelik işlediği tüm cinayetlerden sorumlu tutulması mümkün olacak mıdır? Mücrim Esad serbest ve cezasız kalabilir mi? Bunlar Suriyelilerin bu günlerde gündeme getirdiği meşru sorulardır. Koronavirüsü gitgide yayılırken ve karanlık cezaevlerindeki tüm Suriyeli tutuklular için yakın olan tehlike baş göstermişken bu soruların sorulması bir haktır. Bugün, salgın onları vurmadan önce tutukluları serbest bırakması için Esad rejimi ve onu destekleyen Rusya ve İran üzerinde baskı kurmanın önemi açıkça ortaya çıkmıştır. Bu onların Allah’ın onlara yazdığı bir kader değildir.

 

Ahmed Mazhar Saadu

Siyasi Bölüm Başkanı

 

Whatsapp