Tüm bilimsel raporlara göre, Koronavirüs (covid19) tarafından öldürülen kişiler, enfekte olanların% 3'ünden daha azdır. Bunlar da çoğunlukla sahip oldukları kronik hastalık nedeniyle bünyeleri zayıf düşmüş olan kişiler veya yaşlılardır.Yine de bu virüs tüm dünyayı korku ve endişe altına sokmuştur.Peki, neden tüm dünya bu virüsten korkmaktadır?Neden tüm dünya harekete geçmiş ve onunla mücadele etmek için tüm kaynakları ortaya koymuştur?
Bütün dünyayı ölümle tehdit ettiği için mi?Yoksa zenginlere ve yaşlılara yakın durduğu ve tahtlarını salladığı için mi?Yoksa dünya kamuoyunun vicdanı uyandı da insan hayatı bu kadar önemli hale mi geldi?Her gün binlerce insan zaten ölmüyor mu?Neden dünya kamuoyunun vicdanı başka zaman değil de bugün uyandı?
İnsani vicdan ve insani duygudan yoksun korkusuzca insanları öldüren terörist rejimlere ve çetelere çeşitli yerlerde sattıkları silahlarla insanlar orada burada ölürken, insani duyguyu unutmuş bu dünyayı resmeden birçok sorunun cevaplanması gerekmektedir. Aynı ülkeler, bugün şirketleri ve ekonomik sektörleri iflas etmesin diye onları desteklemek üzere rezerv fonlarını açıp devreye soktular. Bu işin ekonomik boyutu! İşin sağlık boyutuna gelince; İtalyan Cumhurbaşkanı ve büyük bir şeffaflıkla virüsle uğraşan ve sadece vatandaşlarından korkan liberal tüm ülkelerin diğer yetkililerinin söylediği gibi devletler iflas etseler bile vatandaşlarının sağlığı için sahip olduğu her şeyi harcamaya hazır bir halde beklemektedirler. Bu devletler için insanlığın geri kalanı tüketici tayfası olarak sadece ticari ve endüstriyel projelerine hizmet ettikleri ölçüde değerlidirler.Hatta bu tüketilen şeyler diktatörlerin ve çetelerin insanları öldürmek için kullandığı silahlar olsa bile durum aynıdır.
Aynı zamanda, insanın bir değerinin olmadığı, yöneticiyi ve partiyi kutsayan birer rakamdan ibaret sayıldıkları otoriter devletlerde ve tek partili sistemlerde hastalıkla ilgili sürekli bir karartmaya gidildiğine şahit olmaktayız. Bu rejimler bu kutsamayı da halklarından karşılıksız yapmalarını beklemektedir. Söz konusu bu lider veya partiler sürü olarak gördükleri kendi halkları için sadece yemek masasındaki artıkları layık görmektedirler. Nitekim bu diktatör ve rejimler için hükmettikleri bu insanların hayatlarının bir değeri yoktur. Çin, İran ve Arap ülkelerinden olan Suriye ve Yemen'in halkına yaptığı muameleden biz bunu mülahaza ettik. Bu nedenle şu ana kadar şaşkın bir şekilde uğraştığı ve tüm dünya henüz kontrol etmediği halde kontrol ettiğini iddia ettiği gibi Çin, salgın başladığında enfeksiyon kontrolden çıkana kadar bu salgını gizlemiştir.Kaldı ki; iddia ettiği gibi salgını kontrol ettiğine dair somut bir kanıtı henüz dünyaya sunmamıştır.
Afganistan, Haiti, Yemen, Libya Suriye v.b. birçok ülkede, dünya boyutunda birçok insanı etkisi altına alan ve daha önce eşi benzeri olmayan bu salgına yönelik acil bir önlem alındığına şahit olmadık. Dünya bugün parmağını oynatmadan masrafsız bir şekilde ölümleri izlemektedir.
Bu veya şu ülkenin yöneticisini güç kullanarak da olsa ortadan kaldırarak bu ölümleri durdurabilir. Çünkü yalnızca savaş ağalarını veya katilleri hedef alacak bir şekilde en az sayıda ölüm gerçekleşeceği özel operasyonlarla bunu yapılacaktır.Bu kişilerin bazı ülkelerdeki Korona virüsünün öldürdüğü oranın üstünde belli bir yüzdesini öldürdüğünü unutmayalım. Kurbanları yalnızca hasta ya da yaşlı kişiler değil, bilakis tüm kategorilerdeki insanları öldürmüşlerdir.Belki de bunların çoğu sağlıklı, gençler ve bu ülkeler ve dünya için geleceğin umut ve dayanakları olacak çocuklardı.
O sıralarda dünya, doğrudan askeri yöntemlerle ya da katillerin öldürmeye devam etmelerini haklı çıkaran kararlarıyla cinayetlerin devam etmesine katkıda bulunuyordu. Bunu,istedikleri tarafı desteklemek için büyük devletler tarafından kullanılan veto hakkı ve fakirler üzerinden sürdürdükleri savaş yoluyla yapıyorlardır.
İnsan vicdanının uyanmakta olduğunu ve sahibini insanlık için çırpınmaya sevk ettiğine inanmıyorum. İnsanlığın içine girdiği bu ruh halinin daha çok korkudan kaynaklandığını düşünüyorum.
Çünkü bu virüs onlara kendi evlerinde saldırdı. Bu virüs, kendilerini her şeyden koruyacağını, tüm risklere karşı aşılmaz bir bariyer olacağını düşünerek etraflarında çizdikleri kırmızı çizgilerini aşarak onları buldu.
Böylece onlar bu bariyerlerin örümcek ağları kadar kırılgan ve dayanıksız olduklarını keşfettiler. Yaşadıkları bu şokla kapıldıkları yanılsamalarından uyandılar. Hayal âleminde inşa ettikleri fildişi kulelerinden inip hayatın gerçekleriyle yüzleştiler. Başkalarının içtiği aynı bardaktan içtiler. Yel değirmenlerine karşı mücadelelerini sonlandırmış mağlup insanlar gibi ellerinden bir şey gelmeden zehir yudumlamak tadırlar. Araplara ait şu atasözü hallerini anlatmaktadır: Nişan alırken nefes alma! Evet bu virüs onlar tarafından icat edilmiş olabilir. Fakat şimdi iş artık onların kontrolünden çıkmıştır.
Umulur ki dünya başta insan olmak üzere etrafındaki her şey hakkındaki bakış açısını gözden geçirir. Böylece insanlığı bir grup insan uğruna sömürmekten ya da onu sadece bir köle ya da tüketici olarak kullanmaktan ve başkalarını düşünmeden herkesi sömürme objesi olarak görmekten vazgeçer. Bu virüs büyük bir köye dönüşen tüm dünyanın tek bir mikropla bile başa çıkamayacağı gerçeğini dünyanın önüne koymuştur. Zira bugün, tüm iletişim ve ulaşım araçları sadece mallar, bilgiler ve insanlar için değil, aynı zamanda virüsler için de mevcuttur.
Geçmişte hastalıklar belirli bir bölgeyi etkisi altına alırdı. Çünkü yerleşim alanları birbirinden uzaktı. Bugün insanoğlu saatler içinde dünyanın bir ucundan diğer bir ucuna gidebilmektedir. Bu, yeryüzünde yaşayan insanların kaderinin tek bir noktada birleştiği anlamına gelmektedir. Bundan böyle hastalık, açlık veya savaş olsun kimse dünyanın herhangi bir olayından bağımsız değildir. Nitekim son savaşlarda dünyaya yayılan milyonlarca mülteci dalgasıyla bu bağlantıyı gördük ve öğrendik. Bu, bazı ülkeleri vuran savaşlar, kıtlıklar ve hastalıklar belirli bir düzeyde diğer ülkeleri de etkilemiştir. Dünyayı birkaç gün içinde bir uçtan diğer uca önüne katan bu virüsün sonuçları, bu kaderin tüm insanlar için aynı olduğunu gösteren en iyi kanıtıdır. Dahası biz bunun farkında mıyız ve insani ilişkilerimizi gözden geçirecek miyiz?
Safa Abd Türki