Değerler ve Korona


Kendilerini büyük olarak tanıtmayı seven büyük güçler, sadece mikroskopla görülen küçük bir virüsten kendilerini kurtarmak için ilaç bulamamalarının yetersizliğini yaşadılar. Büyük güçler sadece mikroskopla virüsü görüyor ve hiçbir şey yapamıyorsa bilin ki bu işin içinde bir iş vardır. 

Büyük ülkeler, dünyayı yok edecek ve dünyanın kaderini değiştirecek kimyasal, bakteriyel ve nükleer silahlar üretmekle övünüyorsa ve Corona’ya bir şey yapamıyorsa bilin ki gizli oyunlar dönüyordu.

Bu ülkeler, insanlığı koruyamadıklarını/korumaktan aciz kaldıklarını açığa vurmak istemezler çünkü bilimsel gelişmelerini yıkıcı silahların üretimiyle sınırladılar. 

Görünmez bir virüs, süper devletlerin zayıflığından kemiklerinin açıkta olduğunu gösterdi ve buna da şahitlik etmemizi bu ülkelerin gıpta edilecek bir tarafının olmadığını insanlığa bakan trajedinin önünde solmuş bir sabun köpüğü gibi olduklarını gösterdi.

Bu ülkeler insanlığı koruyamadığı gibi halkını da koruyamadı. Virüsün herkese yayılıp enfekte olmasını isteyip bağışıklık sistemi güçlü olanların hastalığı atlatmasını ve bağışıklık sistemi zayıf olanları ölümüne terk ettiler.Topluma sürü yaklaşımı yapılması kabul edilir bir yaklaşım olmamasıyla birlikte büyük bir felaket olarak değerlendirilir. 

Aslında bu ülkeler yarı kapalı bir şekilde şunu açıklıyorlar önceliğimiz gençleri tedavi etmektir. Bunu yapmakla Avrupa yaşlıların tedavi yükünden kurtulacak, Avrupa yaşlı Avrupa olma sıfatından kurtulmuş olacak.

Diğer bir taraftan yaşlıların Avrupa’ya ekonomik bir külfet olması sorunundan  Avrupa kurtulmuş olacaktır.

İnsanlar masumca medeniyetin, semavi dinlerin ideale karşı önyargılı olup olmadığını soruyor. Süper devletler, insanlık bu virüsten kurtarıldıktan sonra büyüklüğünü koruyacak mı?

Ve hâlâ insanlığa büyük ülkeler olduklarını söyleyebilecekler mi?

İnsanlara dezenfekten, eldiven,maske ve koruyucu elbise üretemeyen ülkeler büyük olduklarını iddia edebilecekler mi? 

Corona krizinin ironisi ise en çok ölüm oranın en zengin ve en medeni ülkelerde olmasıdır.Ölüm oranlarının artış nedeni ise mevcut tedavileri kullanma konusundaki devletlerin isteksizliğidir. Yoksul ülkeler mevcut tedaviyi hastalar üzerinde denedi ve felaketten kurtulmayı umut olarak görüyor. Batı'da ise sağlık sistemi siyasi karara bağlıdır.Bu karar birçok dengeye tabidir.Yalnız insani zarurete tabi değildir. Bu nedenle, hiçbir büyük ülke virüsü ortadan kaldırmak için önerilen ilaçlar üzerinde net bir pozisyon almamış ve bu ilaçların kullanılması için onay vermemiştir. 

Korku bu jenerasyonun bir parçası oldu aynı zamanda tepki ve panik ortaya çıktı.

Çünkü şimdiki nesil, milyonlarca insanın hayatını tehdit eden savaşlar ve salgın hastalıkları yaşamadı.Tarihimizde geçmiş nesiller toplu ölümleri ve salgın hastalıkları yaşadı, onlardan milyonlarca kişi öldü. 

Dünya, mücrim Esad rejimini destekledi ve bize karşı onun yanında durdu.

Esad, İsrail'in sadık muhafızlığını koruma isteğini yerine getirerek Suriye şehirlerini yok edilmesine ve bir milyondan fazla kişinin öldürülmesine ve on milyondan fazla Suriyelilerin evlerinden çıkarılmasına sebep oldu. Suriye halkı, diğer halklar gibi doğal hakkı olan özgürlük, haysiyet ve demokrasi istedi. Fakat Beşar Esad, halkı öldürmek için tüm öldürücü silahları halkın üzerinde kullandı. Birleşmiş Milletler Corona salgını bahanesiyle bu sisteme karşı yaptırımları kaldırmayı ve mali açığını kapatmayı açıkladı ve harekete geçti.

Corona salgını şimdiye kadar insanlığın % 2'sini öldürdü. Ancak Beşar, İran ve Rusya, Corona’nın öldürdüğünün onlarca katını öldürdü. Suriye halkını yarısından fazlasını yerlerinden tehcir etti. 

Dünya masum, Suriyelilerin öldürülmesine kör ve sağır kalırken Rejimin, ekonomik krizle karşı karşıya kaldığını yüksek sesle söylüyor. Birleşmiş Milletler, Rejimin Suriyelileri öldürmeye devam etmesi için  ona destek olmaya çalışacaktır. 

Türkiye, İslami inancından doğan insani değerler ve ahlaki davranışla bu salgını ele alan tek ülkedir. Devletlerin, Türkiye’ye karşı daha önce beyan edilmiş pozisyonlarına rağmen Türkiye bu ülkelerin çoğuna tıbbi yardım, yerel solunum cihazları, maske, eldiven desteği sağlamaya başladı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: "Medeniyet olasılıklara değil vicdana dayanır ve halkımız yetenekleri ve vicdanlarıyla ezilenlerin ve muhtaçların yanında durur" dedi. 

 

 

Subhi DUSUKİ 

Genel Yayın Yönetmeni 

 
 
Whatsapp