Karantinanın Sonu!


Dünya ülkeleri, yeni Korona salgınının (Covid 19) modern zamanlarda insanlık için ciddi bir tehdit olduğu sonucuna varmışlardır.  Dünya Korona salgınına karşı ilaç bulmakta aciz kalındığı noktasında birleşmiştir. Korana salgınına karşı mücadele etmenin en iyi yöntemi, kurallar ve caydırıcı maddi cezalarla birlikte halka karantina uygulayarak evlerinde kalmalarını sağlamaktır.

Dünya, Korona’nın yayılmasını durduran, onu ortadan kaldıran, insanlığı ondan koruyan bir ilaç üretmediğini beyan ettiğinden, insanlığa virüsün hala mevcut olduğunu ve ona alışılması gerektiğini ve günlük hayatlarında onunla birlikte yaşamaya alışmaları gerektiğinin bildirilmesi lazımdır. Bununla birlikte dünya ülkeleri karantinayı ortadan kaldırmayı ve hayatı normale döndürmeyi kabul etmiştir. 

Avrupa ülkelerinde yaşam çok yavaş ve dikkatli bir şekilde normale dönmüştür. Korona hayatın tüm yaşam sürecini felç edip, insanları evlerinde kalmaya mahkûm etmekle beraber yaşam hareketlerini kısıtlamıştır.  Bu kısıtlamalardan dolayı Avrupa ülkeleri ekonomik sıkıntılar yaşanmaya başlamıştır.  Avrupa, virüsün herkesi etkileyeceğini deklare etmesine rağmen, ekonomik bir tehdit ve felaket yaşanmaması için tedrici olarak hayatın normale dönmesine karar vermiştir.  Bu durumda Avrupa’da bu salgına karşı sadece bağışıklık sistemi güçlü olanlar hayatta kalabilecektir.

Korona ile ilgili birçok açıklama yapılmaya başlanmıştır. Bazıları buna salgın veya pandemi derken,  bazıları da onun laboratuvarlardan gelen yapay bir virüs veya kontrol dışı laboratuvardan sızdırılmış olabileceğini söylemektedirler.

Örneğin; nükleer reaktörlerden sızan zararlı radyasyon çevre ve insani felaketlere neden olmuştur. Koruna virüsten ölenlerin sayısı dünya çapında son beş ay içinde 400.000’i geçmesiyle birlikte, virüs hakkında yazan herkes, dünyanın büyük bir sosyal patlamanın eşiğinde olduğunu ve insanlığı öldürecek bir kolera ve veba gibi olduğu kanısına varmıştır.

İnsanları Korona salgını paniğinden rahatlatan şey, alınan önlemenin ücretsiz olmasıdır. Korona salgınına karşı mücadele kapsamında evde kalmak kalabalık ortamlara girmemek ve sosyal mesafeyi korumaktır.

Bu alınan tedbirler hayatın normal setretmesini sağlamaktadır. Yine de uzmanların görüşü şu şekildedir: ” Evlerindeki insanlar tehlikeden tamamen uzaktır”.

İnsanların sokaklarda öksürdüklerini, kan tükürdüklerini ve öldüklerini gösteren yüksek teknolojili kamera ile çekilmiş videolar neden paylaşıldığını ve neden yapıldığını merak ediyor musunuz?

Dünyanın birçok ülkesinde ki sağlık departmanları, bir korona hastasında ölmeden önce görünen belirtiler, en az dört gün boyunca yüksek ateş, hareketsizlik ve nefes darlığı gibi semptomların yaşandığını belirtmektedirler. Bu durumda doktorlar hastayı solunum cihazına koymak zorundadır. Öyle ise hareket edemeyen, nefes darlığı ve yüksek ateşi olan kişinin sokakta öldüğüne dair görüntüsü kameraya alınabiliyor ve yayınlanabiliyor?

İtalya, Fransa ve yabancı ülkelerdeki Arap doktorlardan gelen videolar, bu salgının ne kadar ciddi bir risk olduğunu ve ölümcül olduğun doğrulamaktadır.  Özellikle akciğer ve kalp hastalıklarından mustarip olan yaşlılar için Korona sıradan bulaşıcı bir hastalık değil, ölümcül bir salgın olduğunu doğrulamaktadırlar.

Başka bir teoride kasıtlı bir ortak eylemden bahsedilmektedir. Şöyle ki;  Wuhan'daki Çin laboratuvarında çalışan bilim adamları, Korona virüsünün  ülkelerin devlet hazinesine milyarlarca dolara mal olan yaşlılarından kurtulmak için üretilen bir virüs olduğunu söylemektedir.

Salgınla ilgili sorulan ilginç sorulardan biri şudur:  Salgın Çin’in başkenti Pekin'e gelmeden önce Avrupa ve Amerika'ya nasıl ulaşmıştır?  Bunun cevabı; Çin'in konuyu uzun bir süre sakladığı ve salgının varlığını açıklamadan önce, virüsün yüklü olduğu insan bombalarını dünyanın her tarafına göndermiş olduğu şeklindedir.

Fransız biyolog ve Nobel Ödülü sahibi Luc Montagnier, yeni Korona virüsünün Wuhan laboratuvarında Çinli bilim adamları tarafından üretildiğini söylemiştir. O’nun görünüşüne göre büyük devletler Korona hastalığını salgın bir hastalık olmaktan çok siyasi bir hesaplaşmaya dönüştürmüştür.

Amerika Birleşik Devletleri Korona’dan gerçekleşen maddi kayıplarını geri almak istemektedir.  ABD, Çin’in Korona virüsünü laboratuvarda ürettiğini ve bu salgını uzun süre gizlediğini, bundan dolayı Çin’nin ABD ve Avrupa’da gerçekleşen zararları karşılaması gerektiğini söylemektedir.  

Salgından dolayı Avrupa'da birçok kişi, özgürlüklerin ve insan haklarının kısıtlanmasından korkmaktadır. Buda Alman filozofu Caroline Aimke şunları söylemeye yöneltti: Toplumlarımız Korona virüsü nedeniyle ağır bir bedel ödeyecektir. Bunlar arasında özgürlüğümüzü sınırlamakla birlikte, hükümetlerin şeffaf bir şekilde sağlıklı kararlar almasını talep etmeliyiz. Kısıtlamaların geçici olduğundan emin olmalıyız. Böylece salgın için alınan tedbirler gözetleme ve baskı için bir mazerete dönüşmeyecek, aynı şekilde salgının elektronik aletler kullanılarak daha fazla toplumu baskı altında tutmayacaktır.

Daha kötü bir dünyayı müjdeleyen özgürlüklerin kısıtlanmasına dair salgınla oluşan panik, ünlü Alman filozofu Jürgen Habermas tarafından da değerlendirilmiştir.  Çok sınırlı bir süre için çok sayıda özgürlük hakkının kısıtlanmasının devam etmesi, ancak bunun politik amaçlar için kullanılmaması gerektiğini söylemektedir.  Fransız filozof  Michel Unfrey,  Avrupa ve gelişmiş dünyanın salgın karşısında aciz kaldığı ve Avrupa birliği'nin çökeceğini öngörmektedir. Böylece Avrupa, üçüncü dünya ülkelerine katılmış olacaktır.

Yazarlar, entelektüeller ve filozoflar daha iyi bir dünya olmasını beklerken, Politikacılar ve siyasiler dünyanın daha kötüye gideceğini ve daha kötü bir dünyanın geleceği konusunda uyarmaktadırlar. Sonuç olarak, aleyhine tedbirlerin uygulandığı halk, özgürlük kaybına karşı gösteriler düzenlemesi gerekmektedir.

Önümüzdeki günlerde cevaplamayı beklediğimiz bir dizi önemli soru mevcuttur. Şöyle ki:

- Virüs doğal mı yoksa laboratuvarlar da mı üretildi?

-Dünyadaki ülkelerin çoğu birlikte karantina ilan etmeyi nasıl kabul etti ve aynı şekilde karantinayı yakın zamanda nasıl birlikte iptal etmeyi mi kabul ettiler?

Sonuç: Bu soruların cevapları, Başkan Trump’ın ve yetkililerin hazır olduğu Beyaz Saray'ın önünde ırkçılığa hayır göstericilerine hitap ederken, tıbbi maske ve sosyal mesafe dikkate alınmadığı noktada gelebilir.

Göstericiler, Özgürlük Anıtı altında meydana gelen ırkçı saldırının arka planını protesto ederken, Amerikan polisinin ayakları altında inleyen George Floyd şöyle bağırmaktadır:

Boynum ağrıyor, nefes alamıyorum,!

Whatsapp