Türkiye’nin Libya politikasında yeni dönem


 

Son günlerde yaşanan gelişmeler, Kuzey Afrika’dan ve özellikle Fransa’dan yükselen sesler, Libya meselesinde yeni bir döneme gidildiğine işaret etmektedir. İsrail’in Filistin’deki ilhak girişimini göremeyen Sisi’nin, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) Türkiye’nin yardımıyla Sirte’ye yaklaşması üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelttiği tehditler, gelinen aşamayı göstermektedir. Kuyruğuna basılmış gibi Sisi’nin sahibinin sesini çıkarması, Fransa’nın Türkiye’ye Akdeniz’de çamur atmaya kalkması, Libya meselesinde kriz aşamasından inşa sürecine geçildiğini ilan etmektedir.

Tabii içeride yaşanan bir gelişme de bu dönüşümün başka bir yansımasıydı. Arap medyasında anlamsız bazı yorumlar eşliğinde yer alan bu gelişmeyi söylemeden önce ne olduğuna bir daha bakalım:

Geçen hafta çarşamba günü, aniden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, MİT Başkanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın yer aldığı üst düzey bir heyet Libya’yı ziyaret etmiştir. Bu sürpriz ziyaret, hemen medyada yer almakla birlikte yorumcuları da zorlamıştır. Çünkü kısa bir süre önce Sarrac Türkiye’de idi ve konuşulması gerekenler de konuşulmuştu. Bu yüzden acaba bu ziyaretin anlamı ne idi? sorusu akılları zorlamıştı. Anlaşılan o ki; Libya meselesinde, iç savaş sürecinde yaşanan kriz yönetiminden, ilişkilerin mütekabiliyet esasına bağlandığı inşa sürecine geçilmiştir.

İşi tersinden okumaya alışkın BBCNews’ın Reuters’e istinaden yaptığı bir haberde; Cumhurbaşkanı Libya Özel Temsilcisi Emrullah İşler hakkında sıkıştırdığı bir bilgi de aslında burada söylemeye çalıştığımız dönüşümü anlatmaktadır. Emrullah İşler’in, ziyaretten iki gün önce verdiği bir röportajda “Akile Salih’in Hafter’in yerine siyasi müzakerelerde yer alması gerektiğini” söylemiş olması, üst düzeydeki heyetin ziyaretini de anlamlı kılmaktadır. Ancak bu röportajdan iki gün sonra, yani heyetin ziyaretinin başladığı gün, özel temsilcinin görevden alınması, bu haberde ve Arap medyasında yanlış yorumlanmıştır.

Kriz dönemlerinde görevler üstlenen özel temsilciler, taraflar arasında işbirliği sağlamada, sorunların çözümünde büyük roller oynar. Bu yüzden kriz bölgelerinde, BM dâhil, büyük devletler çözüm aşamasına gelinceye kadar özel temsilci bulundurmaya özen gösterirler. Çünkü özel temsilcinin konumu devletlerin veya uluslararası kuruluşların resmi temsilcilerinden farklıdır. Tam yetkili olarak görüşmeler sürdürse de özel temsilcinin sözleri ve girişimleri devletin diğer temsilcileri gibi tarafları ilzam etmez. Çözüm odaklı olan her türlü görüşmeler ve konuşmaları kayıtsız bir şekilde yapar ama bağlayıcı anlaşmaları devletin ilgili makamlarına bırakır.

Gerekçesi açıklanmamış olsa da, Cumhurbaşkanı Libya Özel Temsilcisi’nin görevden alınması ve aynı gün üst düzey bir heyetin Libya’yı ziyareti, -söylediğimiz gibi- artık yeni bir aşamaya geçildiğinin ispatıdır. Yani Özel Temsilciliğin misyonu bitmiştir. Ziyaret için konuşmaları ve yapacakları girişimleri bağlayıcı olan bir heyetin seçilmesi, Türkiye’nin Libya politikasında yeni bir döneme geçildiğini göstermektedir. Verdikleri tepkilere bakılırsa Sisi ve Macron da bu mesajı gayet iyi kavramışlardır.

Ziyaret heyetinde yer alanlara bakıldığında; askeri ve güvenlik meseleleri dışında enerji, altyapı, üstyapı ve birçok konuda Türkiye’nin Libya ile güçlü bir kurumsal ilişki tesis etme niyetinin olduğunu ortaya koymaktadır.

Libya krizi, Türkiye ve UMH arasında 2019 yılı sonunda imzalanan askeri ve güvenlik işbirliği mutabakatıyla zaten yeni bir aşamaya taşınmıştı. Bu sayede UMH, Hafter’i batı bölgesinden tamamen çıkarmış ve ülkenin geri kalan bölgelerine de önemli bir mesaj vermiştir. UMH şimdi Sirte’yi alıp Cufra ve Petrol Hilali’ni Hafter milislerinden temizlemeyi hedeflemektedir. UMH’nin geçtiğimiz aylardaki askeri performansı dikkate alındığında, Sirte, Cufra ve Petrol Hilali konusunda da başarılı olması muhtemeldir. Libya’nın, insancıl hakları ihlal suçu ortaya çıkan Hafter’den kurtulmasını menfaatlerine aykırı bulan ortaklarının feryadı bundandır.

UMH’nin atacağı her olumlu adım, ülkede egemenliğini yayacağı her karış toprak, aynı zamanda Türkiye ile olan işbirliğine destek verecektir. Türk heyetinin ziyareti sonrası basında yer alan haberlerde, Libya’daki kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi gibi konuların kapsamlı bir biçimde ele alındığı, birçok konuda da mutabakata varıldığı kaydedilmektedir.

Türkiye, Libya’da askeri yönetim kurup ülkeyi geri bırakmak isteyen aktörlerin aksine, sürdürülebilir kalkınma hedefleri çerçevesinde ülkenin yeniden inşasında etkin rol alma mesajını bütün dünyaya vermiştir. Devlet desteği ve özel sektörün tecrübesiyle Türkiye, Libya’da başta enerji olmak üzere, halkın altyapı taleplerini yerine getirerek hâlâ Hafter’e umut besleyenleri de UHM tarafına celp edecektir. Demokratikleşme ve Libya’nın yeniden inşasında sağlanacak destek iki taraf arasında kalıcı bir ilişkiyi tesis ederken; Türkiye’nin Afrika’daki jeopolitik sınırlarını da güven altına alacaktır. Kısaca bundan iki taraf da kazançlı çıkarken sonuçları diğer Mağrip ülkelerine de olumlu yansıyacaktır.

Whatsapp