Ahtapot türü bir bilgeliğe ulaşmış olup renkten renge giren bir insan tipi vardır ki; Suriye devriminin yanında yer almanın, başka bir deyişle kesin bir şekilde zafere ulaşacağına inanmanın ve onu savunmak ve onun için kendini feda etmenin aşırılık, kibir ve haddini aşmak olduğunu düşünmektedir. İnsanoğlunun zayıflığı, duyu organlarının ve idrakinin sınırlı olması nedeniyle bir konuda şu şöyledir diye kesip atamayacağı, bir tavır takınamayacağı, bir karara varamayacağı, insanın adil gibi görünen popüler söylemleri sonuçlandırma gücüne sahip olmadığı, insanların ve toplumun iyiliğini arzu etmesi gerektiğini vb. şeyleri dillendir. Ardından şöyle der durur: “Allah hakka yardım etsi! Allah bu ateşi söndürsün! Allah zalimin hakkından gelsin!” Bunun üzerine O’na; Kim zalimdir, kim mazlumdur? diye bir soru yönettiğinde, “Allah bilir.” der. Bir de üstüne üstlük sizi hidayete ve doğru yola uymaya çağırır!
Aslında, bu evrendeki her canlı organizma gibi O da adaletsiz zalim hükümdar hakkındaki gerçeği çok iyi bilmektedir. Demir ve ateşle yöneten zalim hükümdara karşı halkın isyan etmesinin nedenlerinin farkındadır. Nitekim halkın haysiyet, adalet ve özgürlük talepleri uzun süreden beridir çektiği acılardan, değişime dair umutsuzluğundan ve ufkun tıkanıklığından kaynaklandığını bilir. Ayrıca zorba tiranın doğasını ve zulmünü, yolsuzluğu ve suçluluğunun boyutunu tam olarak anlayabilmektir. Rakiplerine baskı yapma ve keyfi davranma gibi kirli yöntemlere sahip olduğunu bilmektedir. Aksine, baskı ve şiddet organlarıyla olan karmaşık ilişkisi nedeniyle işlenen korku ve zulümler hakkında birçok ayrıntıyı da sahiptir. Bu özelliklere sahip bir insan geçmişte ya da yakın zamanda zalim rejimin işlediği cürümlerden etkilenenler için bir kurban olabilir. Belki de suçlu ve kurban arasında bir arabulucu olacaktır. Gönüllü ya da paralı muhbir ya da "hayırsever" de olabilir.
Evet, bu ukala kişi gerçeği bilmekte ve neyin iyi neyin kötü olduğunu da ayırt etmektedir. Fakat dar kişisel çıkarlarını gözettiği için zalim ve mazlumun kim olduğu konusunda görüş ifade yeteneği yoktur. Neler olup bittiğini açıklamak için hiçbir gerekçe bulamaz. Kaldı ki sıra dışı üstün bir zekâya sahip olduğunu zanneder. Hatta kibirli benliği O’nu hem zalim ve hem de mazlumu aşan yere bir yere koyar. Her iki taraftan da daha akıllı olduğunu düşünür. O bu değişken pozisyonuyla çatışmadan kurtulmayı amaçladığı bir tilki kurnazlığına başvurur. Zevkleri ve dünyayı feda etmeyi gerektiren bir ikilemde kaldığında para ve cana, hatta onlardan trajedilere ve paralı askerlere yatırım yaparak halletme yoluna gider. Artı zafer kazanmışçasına seçkin bir yer elde eder ve o yeri korumaya çalışır.
Bu arsız yaratık, mücrim zalimin ve kurbanlarının huzurunda deşifre edilse bile kendisine bir zarar gelmez. Korkaklığını ve aklının düşüklüğünü en iyi kendisi bilmektedir. Herkesin O’nun menfaat ve fırsatçı olduğunu iyi bildiğini anlar. Lakin küstahlığı çatışmanın iki cephesi arasında gidip gelmesine ve bu konumunu sürdürmesine fırsat sağlayabilir. Fırsat verilirse iki taraf arasında arabulucu ve komisyoncu rolünü oynamayı sürdürebilir.
Devrim adına devam eden çatışmanın sonucu ve ölenlerin kimliği ile ilgili bir sorunu yoktur. Acımasız tiranın meşru bir yapısının, ilke ve değerlerin bulunmadığının farkındadır. Artı zorbalığa karşı devrimin erdemli doğasını ve devrimin ahlaki ve değerli özünü fark etmektedir. Arabuluculuk yapması hak adına olmadığından vakaya teslim olacaktır. Böylece fırsatçı konumuyla geçici bir menfaat karşılığında da olsa despot zalimin çıkarlarını gözetecektir. Böylece zalimin elinde doğal bir kukla haline gelmiştir. Belki de zalimin yeniden egemenliğini elde etmesi için çalışan bir memur olmuştur. Hak galip geldiğinde de mazlumun bağışlama ve hoşgörü değerleri, bu ikili oynayan o kişinin evine güvenli bir şekilde girebilmesi için yeterli olacaktır.
Bu zavallı bukalemun yaratığın sergilediği davranış biçimi kurnaz zeka değildir. Nitekim iki zıt karşıt taraf arasında gidip gelmesi de zekice bir davranış değildir. Doğruluk ve takva kategorisine sokulup değerlendirilecek bir hareket tarzı değildir. Aksine, alçaklığı ve aşağılanmayı hak eden mücrim ve zalim tarafı güçlendiren ve destekleyen mutlak bir aptallıktır. Gerçek şu ki; büyük Suriye’nin temiz ve güzel devrimi hüküm sürecek ve zayıf ve yoksun olanların karanlık gecesi son bulup dağılacaktır. Akıllarını ve duygularını kan dökmek ve zalim Esad ve çetesinin içgüdülerini hayvanca tatmin etmelerini sağlamak için seferber edenlere ve sülük gibi yapışkan kişilikleri için hayatta kalmayı garantiye alanlara asla merhamet edilmeyecektir. Temiz insanların kanını ve vicdan sahibi insanların iyi niyetini istismar eden bu tilki gibi kurnaz yavşaklar, güvenli bir şekilde vatana giremeyeceklerini unutmuşlardır. Zira sümüklü böceklerin yaşayacakları yer, atık suyun tahliye borularının içidir. Başka birşey değil!
Ali Muhammed Şerif
Kültür Bölüm Başkanı