2011'de Suriye'de Özgürlük ve Onur Devriminin başlamasıyla birlikte devrimci kitleler,rejimin barbarca uygulamalarını kınadılar.Uluslararası devletler Mücrim Beşar'ı ve rejimini suçlayacağına ve işlediği suçlarından sorumlu tutacağına ve Lahey’deki Uluslararası Güvenlik Mahkemesine sevk edeceğine dair söz verdi.
Suriye halkı, uluslararası bütün devletler tarafından ve sözde Suriye dostları 120 ülke tarafından kendilerine destek vereceğini deklare etti ancak bu ülkeler tarafından da aldatıldı. BM 2254 sayılı kanunun kararına göre suçlu Beşar olmadan bir geçiş hükümeti oluşturmak ve Özgür Suriye Ordusunun Abbasi Meydanı'na çıkarılmasına karar verildi. Muhaliflerin Esad’ı devirmesine günler kalmıştı ki, Amerika, Arap ülkeleri ve Avrupa ülkeleri Esad'ı koruyan İsrail'in iradesiyle olaya yaklaştı ve müdahale etti. Aynı şekilde muhalif askeri grupları bölgeden aramalarını zorlayarak kurtarılan tüm bölgeleri Astana ve Soçi Konferansları ile Esad rejimine teslim edildi.
Suriye halkının beklentileri ve hayalleri, uluslararası toplumunun Suriye halkına adaleti sağlaması, Suriye halkını zorbalıklardan kurtaracak gerekli önlemleri alacak olmasıdır. Ancak uluslararası devletler, rejimin yanında durmayı ve tüm suçlarını örtmeyi tercih etti.
Birleşmiş Milletlerin ana yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanı 1945 yılında Hollanda’nın Lahey kentinde kuruldu. Devletler arasında çıkan hukuki ihtilafları ve kişilere yönelik hak ihlallerini karara bağlar ve suçluları kovuşturur. Uluslararası insancıl hukuk ilkelerini geliştirmek, kişilerin haklarını korumak ve hiçbir şekilde ayrım gözetmeksizin sivil kişileri içeren geniş kapsamlı bir yelpazedir.
Suriyeli halkların rüyası seri katil Beşar'dan ve işlediği suçlardan ve Suriye halkını yok etmekten dolayı yargılanmasına yardım edeceği yönünde büyük beklentileri vardı. Ancak 15 yıl süren ve büyük para meblağların harcandığı Lübnan Başbakanı Refik Hariri'nin suikastı (Refik Hariri) davasında Esad mafyası ve Hizbullah liderlerinin beraat edildiği saçma uluslararası mahkeme kararının çıkarılmasıyla bu dava kaybedildi. Bu karar hak arayan insanlarda büyük şok etkisi oluşturdu.
Beşar Esad’ın işlemiş olduğu suçları da dahil olmak üzere, kimyasal silah kullanma suçları, varil bombaları ve Beyrut Limanının bombalanması davası da olmak üzere tüm insanlığa karşı işlenmiş suçlarda uluslararası mahkeme talep edenlere örnek olacak bir karardır. Mazlumlar şunu anladı ki bu mahkeme, uluslararası tüm ülkelerin tiranlarını ve katillerin yanında durduğu ve suçlarını örttüğü sonucuna varıldı.
Dünya ülkeleri, rejimin yaptıkları karşısında suskunluklarıyla ve sınırsız desteğiyle Suriye rejimini bu suçlardan muaf tutuyor. Bundan dolayı Suriyelileri öldürüp yok etmesine izin veriyorlar. Suriye halkı bu dünyada adalet olmadığına artık inanmaya başladı. Suriye halkı adaletin, bizi öldürmeye devam eden suçluları koruyan bir terim olduğuna inanmaya başladı. Sözde Uluslararası Adalet Divanının kararı, uluslararası sistemin uzun süreli komplosunun hikâyesini özetleyerek devrimin ilk çağrısından bu yana üzerimizde uygulanan küresel komplonun gerçeğini ortaya koydu. Halkını köleleştirmek için görevlendirilen ajanlara isyan ettiğimiz gün, halkların haklarını kendi elleriyle almak için mücadele etmesinin gerektiğini ve uluslararası adalete başvurma düşüncesinden vazgeçmesi gerektiğini teyit etti.
Suriye halkı, seri katil Beşar Esad dosyasının Uluslararası Adalet Divanına nakledilmesindeki gecikmenin kendi lehlerine olduğunu fark etti. Mahkeme gerçekleştiği takdirde, Suriye halkı, uysal kuzu olan Beşar'a iftira atmakla suçlama kararını yıllarca süren çalışmaların ardından yayınlayacak olurdu.
Son olarak: Bu asırdaki uluslararası adalet İsrail'in arzu ve iradesinin ölçülerine göre karar alıyor. Bu da bize Yunan hikâyesinde geçen demirci ve haydut olan Brocrest Bed'i hatırlatıyor. Brocrest Bed, insanlara saldırır, saldırdığı kişilerin vücutlarını ve bacaklarını demirden yaptığı beşikle boylarına uyacak şekilde keserdi.
Şu An Suriye'de gerçekleşen hakikat budur.
Subhi Dusuki
Genel Yayın Yönetmeni