Diktatör Hafız Esad, 1970 tarihinde reform hareketi adını verdiği askeri darbesiyle Suriye'nin zenginlik kaynaklarının kontrolünü ele geçirmiştir. Hafız Esad’ın baskıcı rejimi düşünürleri, dâhileri ve bilim adamlarını dışlayarak ona dalkavuk yapan, alkış tutan bir grubun dışındakilerin hepsini hapse atmıştır. Bir kısmını da ya baskı uygulayarak onları marjinalleştirmiş veya göç etmek zorunda bırakmıştır. Suriye, çeşitli alanlardaki bilim adamı, deha ve yenilikçi insan kaynaklarını kayıp etmeye devam etmektedir. Bunlardan birisi Suriyeliler arasında Paris Üniversitesinden bilgisayar programcılığı alanında doktora yapan Rakkalı iş adamı Muhammed El-Tarrad’tır.
Bir Suriyelinin Fransa'daki başarı öyküsü şöyledir: Suriyeli Muhammed el-Tarrad, Rakka'da koyun güden bir köylü iken, Fransa’nın en önemli iş adamlarından birisi haline gelerek Montpellier kenti belediye başkanı adaylığına kadar yükselmiştir.
Fransa'ya 46 yıl önce geldiğinde 20 yaşındaydı ve Fransızca bilmiyordu. Parasız olmasına rağmen bu başarılara ulaşıp, Fransa’da yüksek okulunda okudu ve akademik çalışmalarına devam etti. Daha sonra iskele alanında önde gelen uluslararası bir şirketin başına geçerek ekonomik alanda dünyanın en zengin insanları listesine girdi. Ardından Montpellier'de bir spor kulübünü kurdu.
El-Tarrad 1948'de Rakka kırsalında göçebe bir aileden doğmuş, annesi vefat ettikten sonra nenesi onun bakımını üstlenmişti. Ne ki nenesi oğlunun eğitim almasına karşıydı. Hatta bir defasında şöyle demişti: “Çobanın kitaplara ihtiyacı yoktur.”Aradan uzun zaman geçtikten sonra Tarrad, Fransa’da bilimsel makale yazmaya başladı. Muhasebe ve yönetim üzerine birçok kitap yazdığı gibi ekonomi alanında da iki kitap yayınladı.
Fransızca olarak “Tanrı Teorisi” ve “Bedevi Romanı” adlarında iki romanı yayınladı.
“Bedevi Romanı” Paris’te "Wahaj Paris" dergisinde hem Arapça hem de Fransızca olarak bölümler halinde yayınlandı. Aynı zamanda Bedevinin İntikamı El Tarrat adıyla kendisine onur ödülü verildi. Ayrıca 2006 yılında en iyi şirket yöneticisi ödülüne layık görüldü. Alcatel gibi en büyük Fransız şirketlerinde çalıştı ve ardından dizüstü bilgisayar üreten ilk bilgisayar şirketi olan Toll'u kurdu. Diğer taraftan en önemlisi dünya çapında bir grup olan ve dünyanın dört bir yanına dağılmış 48 şubesi bulunan El Trad Şirketler Grubu olmak üzere birçok projeyi yönetmiştir. Muhammed El Tarrad’ın Başka bir yönü de, Fransız iş dünyası tarafından Çimento Kralı olarak adlandırılmış olması ve başarılı bir iş adamı olmasıdır. İnşaat aletleri alanında Avrupa'da ve dünyada bir ilk olan El Tarrad Grubu'na sıfırdan başlayan ve şu anda sahip olduğu şirketlerinin dünya çapında şubeleri bulunan ve farklı milletlerden yaklaşık bin kişilik istihdam sağlayan tek Suriyeli köylüdür.
Muhammed El Tarrad kendisi hakkında şöyle diyor:
- Hikâyem gayet basittir. Ben bir köylüyüm. Suriye çölünde doğdum ve uçsuz bucaksız sahralarda hayatımın en zor dönemini yaşadım. Annem öldükten sonra ailemi kaybettim ve okula gitmemi istemeyen büyükannem beni yetiştirdi. Ancak, çalışmalarımı tamamlama konusundaki ısrarım nenemin arzusundan daha güçlüydü. Nihayet lise sınavlarına girdim. Bu sınavlarda şansım yaver gitti. Çünkü Suriye hükümeti her ilde birinci gelen öğrencileri yurtdışına göndermeye karar vermişti. Bende birinci gelen öğrencilerdendim. Evet, Fransa'ya okumaya gönderilmiş olmam benim için büyük bir şans olmuştu. Bu fırsat bana genç yaşımda geldi ve hayatımın akışını değiştirdi.
- Benim için geçmiş hikayem silinemeyen bir tarihtir ve hala o döneme olan bağlılıklarımı koruyorum. Her şeyden önce ben Suriyeliyim ve uzun süredir Suriye ile herhangi bir bağım olmadığı doğru olmasına rağmen! Arap kültürü, hayatımın detayında mevcut ve bugün yıllar sonra Batı kültürüyle entegre olmaya başlamıştır. Sokakta ya da şirketlerim içindeyken, Suriyeli olup olmadığımı neredeyse kimse yargılayıp sorgulamaz duruma gelmiştir. Yani Avrupalı bir Arap olduğum söylenebilir.
Bugünkü en büyük sorun çifte kültüre sahip olmaktır. Her birine aynı anda sahip olmak, hem Arap hem de Avrupalı olmak, iki kültürü de kaybetmeden sürdürmek kolay değildir.
El Tarrad gençliğinde Suriye'yi ziyaret ettiğini söylemektedir, öyle ki;
- İşlerin nasıl gittiğini görmek ve memleketimin havasını solumak için Suriye'ye geri döndüm. Orada yaşadığımı hayal etmeye çalıştım. Annemin mezarını ziyaret ettiğimde mezarını yerinde bulamadım. Bu talihsiz hayatı tekrar bırakıp Suriye'den ayrılma ve Suriye'deki hayatımı bir kenara bırakma hissim daha baskın gelmişti. Fransa'ya döndüğümde yaşam koşulları düzeldi ve Fransız vatandaşlığına geçtim. Fransız toplumu içinde bağımsız bir şekilde yaşamaya başladım.
Muhammed El Tarrad, büyük bir ciddiyet ve duruşa sahip önemli bir ekonomik figürdür. Sözlerinde saçma dedikodu ve uydurma ifadeler yoktur. Kibir ifade eden sözlerden ziyade yararlı sözlerle konuyu özetleyen istisnai bir sanatçı ve yazar duyarlılığına ve şeffaflığına sahiptir. Alçakgönüllülük ve şefkati karakterize eden anlamlı ve kültürlü bir muhataptır.
El Tarrad 2015 yılında Amerikan "Forbes" dergisi tarafından derlenen dünyanın en zenginleri listesine girmiş ve 1741. sırada yer almıştır. Bazıları bu düzenlemeyi şaka yollu olarak dünyanın en fakirlerinden biri olarak yorumlamıştır.
Şu anda Montpellier'de "rugby" için Tarrad stadyumunun adını taşıyan bir stadyum var ve bu stadyum hakkında şöyle denilmektedir: 2011 yılında Montpellier şehrinin ilk rugby liginden bir kulübü vardı ve kulüp küresel düzeyde maçlar oynuyordu. Fransa'da Toulouse kulübüne karşı 14. şampiyonluğunun finaline ulaştı. Ama bu kulübün mali durumu iflas ettiği için iyi değildi ve benden kulübe yardım etmemi ve kurtarmamı istediler. Bende olumlu cevap verdim ve bu kulübü kurtardım. Bu kulübü neden kurtardım? Kurtarmamın rasyonel bir nedeni yoktur. Beklenen bir karım da yoktu. Ancak buna rağmen kulübe iki milyon dört yüz bin euro yardım ettim. Fransa'nın en iyi kulüplerinden biri yapmak için bugüne kadar 17 milyon euro harcadım.
El Tarrad yaptığı bu desteğin nedeni hakkında şunları söylemektedir:
Bu benim için vefanın Montpellier'e iade edilmesinin bir yoludur. Bu yüzden Suriye'den gelen bu köylünün parasını ve zamanını boşa harcadığı asla söylenmez!