Azerbaycan: İran Dini İdeolojisinin Hesaplarının Düşüşü


 

 

Azerbaycan'daki savaşlar ve uluslararası saflaşmalar, İran'ın gençleri dini tutkuyla yetiştirip seferber ettiği mezhepsel dini sembollerle birlikte çatışmadaki diğer hedefleri de açıkça yansıtmaktadır. Başka hedefleri olan İran'ın önceliği, duygusal bir dini sembol olan eski bir Pers imparatorluğunun yayılmacılığı ve Ermenistan konusunda ekonomik boyutu ve iç güvenliği ile, Azerbaycan ve Arap kurtuluş hareketlerinin İran rejimine karşı bastırılmasıdır. İran'ın dini Şii devleti, Şii çoğunluğa sahip Azerbaycan'a destek vermedi. Hatta İran, özellikle çatışmaların çoğu İran sınırındaki bölgelerde yoğunlaştığından beri, Ermeni devleti ile aynı sıraya girmiş ve Ermenistan'a un, silah ve mühimmatla desteğini sürdürmektedir. 

Azerbaycan, 1992-1994 savaşından bu yana Ermenistan'ın işgal ettiği toprakları yeniden kazandı. İran'la olan uluslararası sınırların çoğu Azerbaycan güçlerinin kontrolüne geri döndü ve İran için yeni bir stratejik gerçeklik oluşturdu. Özellikle İran Azerilerinin içerde gerçekleştirdikleri protestoları ile karşı karşıya kalması nedeniyle İran basını, Tahran'ın sınırlardaki değişikliğin İran'ın güvenliğini olumsuz etkileyeceğine dair endişelerini kamuoyuyla paylaşmıştır. Daha sonra İranlı Azerbaycanlılar, İran'ın Ermenistan'a malzeme taşımayı bırakmasını talep etmek için Tebriz ve Urmiye gibi çoğunlukta oldukları birkaç İran şehrinde gösteri yaptılar. Bu protestolar, rejimin yüzlerce aktivisti tutuklamasına ve Tahran'ın, huzursuzluğun kapsamını daraltmak amacıyla başta Tebriz'de olmak üzere güvenlik güçlerini konuşlandırmasına rağmen yapılmıştır.

 Azeriler, İran coğrafyasında en çok sayıda millet olarak kabul edilir.  Azeriler, Araplar ve Kürtler nüfusun yüzde 65'ini, Persler ise en iyi ihtimalle sadece yüzde otuz beşini teşkil etmektedirler. Tarihsel olarak, İran'ın başkenti Tahran, Azerilerin toprağı olarak kabul edilir. Nitekim Azerbaycanlılar İran nüfusunun üçte birinden fazlasını oluşturur ve en büyük etnik yüzdeye sahiptirler. 

İran Azerbaycanlılarının çoğu, mevcut savaşların şiddetlendiği Ermenistan ve Azerbaycan sınırındaki Doğu Azerbaycan, Batı Azerbaycan ve Erdebil eyaletlerinde yaşamaktadır.

Bu gelişmeler, İran'ın Azerbaycan ve Arap Ahvaz'ın kurtuluş hareketleri ve Azeriler ile Ahvazi Arapları arasında kendi başına büyük bir protesto hareketiyle karşı karşıya olduğu, çok yakın bir ittifak ilişkisi ve İran rejiminin muhalifleri ve politikasıyla karşı karşıya olduğu bir zamanda ortaya çıkmıştır.

Komşu çatışmalar İran'daki İran Azerbaycanlılarını motive etmeye devam ederse, bu rejim karşıtı hareketi hızlandırabilir.

1992'de Ermenistan ve Azerbaycan arasında savaşın patlak vermesinden önce İran, yeni doğan Azerbaycan Cumhuriyeti ile uzun bir sınırı ve Ermenistan ile daha küçük bir sınırı paylaşıyordu.

1992'den 1994'e kadar savaşın ilk evresinde Ermenilerin Azerbaycan topraklarının yaklaşık yüzde 20'sine el koyması sonucunda, bu haftaya kadar Ermeni güçleri, Azerbaycan halkını sınır bölgelerinden sürdükten sonra İran sınırlarının çoğunda konuşlanmışlardı. Bu, kendisine bağlı Azerbaycan asıllı vatandaşları ile Azerbaycan Cumhuriyeti vatandaşları arasında ortak sınırları ve doğrudan etkileşimi azaltmayı tercih eden Tahran açısından faydalı bir durum idi.

İran, ortak enerji projeleri ve diğer işbirliği biçimleri arayarak, Ermeni yetkililerle yoğun bir şekilde çalışması ve İran'ın Ermenistan ile uzun sınırlar tercih etmesi, Tahran'ın herhangi bir Azeri genişlemesine olan sert muhalefet göstereceğini kanıtlanmış oldu.

Mevcut bölgesel güçlerden Rusya, İran ve Türkiye çatışmanın doğuracağı sonuçtan güçlü bir şekilde etkilenmektedir.

İran örneğinde, çatışmanın İran'ın iç istikrarı ve ulusal güvenliği üzerinde de önemli etkileri vardır. İran, her zaman diğer hesaplar lehine gündeme getirdiği tüm Şii dini ideolojisini tamamen unutmuş ve unuturmuştur. Azerbaycanlı ve El-Ahvazi Arapları, Azerbaycan'ın son zaferlerinde önemli bir fırsat ve onlar için umut verici bir faktör bulmaktadır. Bu durum bölgedeki Azerbaycan milli müttefiki ve ekonomik ve siyasi ortağı olan Türkiye için de bir fırsatıdır. 

Ruslar ve İranlılar kanlı Suriye rejimiyle Suriye'de müttefik olduklarından, bu bölgedeki Ruslar için de bir kayıp olarak kabul edilmektedir. Bu aynı zamanda bölgedeki Ruslar için de bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Nitekim Rus ve İran, Suriye'de kanlı Suriye rejimi ile ve Azeri topraklarını işgal eden Ermenistan ile müttefiktirler. 27 yıllık bir aradan sonra Azerbaycan topraklarına hakim olurken hayat yeniden bu bölgeye döndü ve camilere ve mabetler yeniden ruh geldi. 

Kanaatime göre bu çatışma ve bu saflaşmalar hala gördüğümüz ve tanık olacağımız pek çok coğrafi bölgede devam edecektir.

Ancak en büyük zorluk, Suriye'nin, yani Suriye rejimi, İran ve Rusya'nın merhametinden kurtulup özgürlük, adalet ve demokrasinin şefkatine yakında inşallah kavuşacağını beklediğimiz Suriye'de hala devam etmektedir.

 

 

         Dr. Zekeriya Melahifçi

          Suriyeli yazar

 
Whatsapp