Siyasal partilerin kongreleri hem kendi iç muhasebelerini yaptıkları hem de uygulamak istedikleri programla ilgili ulusal ve uluslararası kamuya mesajlarını, vaatlerini ortaya koymaları için en iyi vesile. 20 yıl önce kurulmuş olan AK Parti bugün 7. Olağan Kongresi’ni icra ediyor. Daha önce gerçekleştirdiği 3 olağanüstü kongre ile birlikte bu toplamda 10. kongreyi oluşturuyor.
Söz konusu 3 olağanüstü kongre ise aslında şartları itibariyle parti içindeki bir derin tartışma, ihtilaf veya çatışmanın neticesinde oluşan bir olağanüstülükle değil, aksine yaşanan rol değişimleriyle ilgiliydi. Halk tarafından ilk defa seçildiği sürecin ardından Sayın Cumhurbaşkanı’nın kurucusu ve lideri olduğu partinin genel başkanlığından ayrılması, sonra yaşanan değişiklikle tekrar partinin genel başkanlığına gelişinin gerektirdiği olağanüstü kongreler…
20 sene önce kurulan AK Parti kuruluşunda sadece 15 ay sonra tek başına iktidara geldi ve o zamandan beri ülkeyi tek başına yönetiyor. O yüzden AK Parti’nin kongreleri aynı zamanda Türkiye’yi yöneten bir anlayışın eksiklerinin görülüp tamamlamaya çalışıldığı, bütün dünyaya en gerçekçi ve en gerçekleşebilir bir Türkiye vizyonunun ortaya konduğu toplantılara sahne oluyor. Her bir Kongrenin ayrı bir sloganı, ayrı bir şiarı öne çıkıyor. 2003 Ekim’indeki ilk slogan “Her Şey Türkiye İçin, Bu Işık Sönmeyecek”. Sonraki kongrelerde sırayla “Türkiye’nin Partisi, Türkiye’nin Lideri”, “Biz Birlikte Türkiye’yiz”, “Büyük Millet, Büyük Güç, Hedef 2023”, “Hep Birlikte Yeni Türkiye”, “İlk Günkü Aşkla”, “Yeni Atılım Dönemi, Demokrasi, Değişim, Reform” sloganları her bir kongrenin aynı zamanda programlarının altındaki genel yönelimi de belirlemiş.
Yola çıktığı andan itibaren reformcu, atılımcı, değişimci, demokrasiye vurgu yapan yanıyla birlikte AK Parti bütün ülkeyi kucaklayan, geliştiren, kalkındıran, adaleti önceleyen bir Türkiye partisi olmayı her zaman merkeze koydu. Bu yanıyla aslında kendini kimlik olarak muhafazakâr olarak konumladıysa da reformcu ve sürekli-devrimci karakteri çok daha belirgin çıkıyor. Öne çıkardığı sloganlar ve bu sloganların özetlediği parti programları da bunu çok iyi gösteriyor.
Yine bu 20 yıla yayılan toplam 10 kongre ile girilen birçok seçimde AK Parti’nin gerek partide gerek hükümet ve yerel yönetimlerde kadrosuna dahil ettiği isimlerin sayısı bile başlı başına büyük bir yekûn tutuyor. Bu sayı bir şekilde AK Parti ile yolları doğrudan kesişen, birleşen önemli bir nüfus oluşturuyor. Bunlarla iletişim, bunların AK Partinin felsefesine, anlayışına, siyasi pratiklerine katkıları mutlaka oluyordur. Bu her şeyden önce çok büyük bir beşerî sermaye oluşturuyor.
20 yıllık ömrünün 19 yılını iktidarda geçirmiş olan AK Parti’nin yine en iddialı reform paketlerinin gündemde olduğu bir ortamda yapılıyor 7. Olağan Kongre. Hem adalet ve yargı alanında hem ekonomik alanda, insan hak ve özgürlüklerini daha da geliştirmek, yatırım ortamını daha elverişli hale getirmek ve canlandırma yolunda açılan paketlerle ilgili başvurulan en güçlü eleştirinin “19 yıllık iktidarda hala reform yapılıyor olmasının anlaşılmazlığı” olması işin ironik tarafını oluşturuyor. Reform bir defada ve bütün zamanlar için yapılıp bitirilen bir siyasi adım değil bir siyaset tarzıdır oysa.
19 yıldır muhalefette bulunan partilerin reform paketleriyle ilgili daha güçlü bir eleştirilerinin veya karış önerilerinin olmaması ne yazık ki yapısal bir durum. Yapılan her şeye otomatik muhalefet tepkileriyle karşı koyanların bir de iktidar oldukları bir durumun ülke için nasıl bir risk barındırıyor olabileceğini aslında son yerel seçimlerde el değiştiren İstanbul belediyesinde gördük. İstanbul’da neredeyse bir belediye yönetimi yok. Varlığını ancak skandal beceriksizlikleriyle hissettiren, kendini de geçmişte kurulmuş sistemin otomatiğe bağlanmış icraatlarıyla unutturan bir yönetim.
19 yıllık iktidar süresi demokrasilerin işleyişi itibariyle tekrarlanması çok zor bir süre. Bu süre içinde mevcut iktidarın üstesinden gelemeyeceği anlaşılan sorunlar kapıya dayanır. Muhalefet bundan faydalanır ve kendini alternatif olarak sunar ve çoğu kez kısa sürede kazanır. Türkiye’de bunun olmamasının bir sebebi iktidardaki AK Parti’nin çözme vaadinde bulunduğu sorunların altında kalmaması, onları çözmesi ve halka güven vermesi ise bir diğer sebebi de buna karşı muhalefetin daha iyisini yapabileceğine dair bir güven verememiş olmasıdır.
Bugün de farklı bir noktada değiliz. Üstelik 19 yıllık hiçbir vicdan sahibinin gözardı edemeyeceği bir kazanımlar toplamı var. Bu kazanımların üstüne bir şeyler katarak yola devam etmek, ülkeyi muasır seviyelerin üstüne çıkarmak lazım. Son zamanlarda özellikle sağlık alanında, savunma sanayii alanında, sanayinin diğer birçok dalında bu konuda Türkiye muasır medeniyet seviyesine ulaştı onu fersah fersah geçtiğini gösterdi.
Bu yürüyüşün devam etmesi için lazım olan şey AK Parti’nin bugün icra edilecek olan 7. Olağan Kongresi’nin sloganı olarak belirlenmiş: “Türkiye İçin Güven ve İstikrar”.
7. Olağan Kongre, Türkiye’ye ve dünyaya hayırlar getirsin.