Geçen Nisan ayının ikinci yarısında Suriye; bağlılıkları, fedakarlıkları ve güvenilirlikleriyle tanınan dört ulusal sembolünü kaybetti. Şüphesiz ki bunlar, Suriye için kapsayıcı bir düşünceyi temsil ediyorlardı. Bu yüzden Suriye ulusal eylem ve hayatının en tehlikeli aşamasından geçtiği bu günlerde bu dava için büyük bir kayıp sayılır.
Onların bu dar zamanadaki ani kaybı, üzerinde durulması gereken birkaç önemli eksikliği ortaya çıkardı.
Suriyelilerin genelinde varolan psikolojik ve davranışsal yapıdan dolayı, bu insanlar hayattayken onlara hak ettikleri değer verilmedi . Ne zamanki Tehlikeli bir hastalık kendilerine geldiği zaman onların iyiliklerinden bahsetmeye ve daha önce ciddi bir şekilde eleştirdikleri bu insanların kötülüklerini görmezden gelmeye başladılar.
hatta hak ettiklerini ve ve fedakarca yaptıklarının karşılıklarını alamadılar. Sanki bizim kaderimiz, her acılı ve trajik gidişte, ölülerimizin erdemlerini hatırlamamız ve onları sonsuza dek kaybettikten sonra üzerimize toprak dökerek, onların önemini ve hayatımızdaki rolünü keşfetmiş oluyoruz.
Milli tarihimizin on yıllara yayılan önemli bir parçası olması hasebiyle Ulusal hafızayı koruyan kurumsallaşmanın olmaması, yıllar önce bile anlaşılıp kabul edilse de bugün artık Kabul görülmemektedir.
Kültürel ve siyasi hayatımızı zenginleştiren birkaç aydın şahsiyet dışında onlarca kişi umursamadan ayrıldılar .Ve bu mesele el atılmaya ve görevi yerine getirilmeye layık samimi bir çağrıdır.
Bu insanlar bir milli mücadele biyografisini temsil ediyorsa, bazı muhalif gruplar, fikri akımlar va dar partizan yaklaşımlar bu insanların (Mişel Kilo _ Habib İsa _ Teysir Hac Hüseyin _ Muhammed Halifa) gördükleri değerden dolayı rahatsız oldular ve içlerine sindiremediler. Milli bilincimizdeki eksiklikleri ve devrimin onuncu yılında büyük bir değişiklik gerçekleşmedi. Bu utanç verici dar yaklaşımdan kurtulmamız gerekir.
Kendini üstün görme , yüzeysel değerlendirmelerle, kendi etrafında dönmeye, başkalarını ve rollerini inkar ederek, bazılarının ölümlerine kayıtsız kalarak hatta onların taziyelerinde de bir de üstünlük taslarlar.
Çünkü onlar diğerlerinin varlıklarını yok sayıp dünyanın başlangıcının ve sonunun onlarda olduğuna inanırlar.
Her halükarda, bunlar bizim dünyamızdan ayrılan ilk insanlar değiller ve bizim söylediklerimiz ve altını çizdiklerimiz onlar için de geçerlidir.Onlarca, hatta yüzlercesi onlardan önce geldi ve belki bazıları unutuldu .Bunları ancak samimi ve vatanına düşkün olanlar onları hatırlarlar.Biz, bu samimi ve vatanının hafızasına sahip çıkanlara çok ihtiyacımız var .
Tabii ki bu söylediğimiz duygusallıktan ibaret değil . kaybettiklerimizden birinin bir yakını olarak kuşkusuz halkımızın büyük çoğunluğunun onlar için ağladığı ve kayıplarından dolayı derin üzüntülerini dile getirdiklerinden şüphe yoktur. Rollerine ve yerlerine duyulan ihtiyacın takdir ve idrakinde, uzun bir süre boş kalacak olan bireyler veya asil kişilikler olacaktır… Bu da doğuştan gelen, dürüst ve orijinal bir ifadeden başka bir şey değildir, defalarca tekrarlanan, atıfta bulunduğumuz her şeyin ötesindedir. Bu söylediğimiz şeyleri, özellikle bazı seçkinler veya bunun iddiasında bulunanlara yöneltiyoruz.
Bahsettiğim gibi vefat edenlerden biri , uzun ve parlak tarihinı yayınlanan ve pek çok kişinin bilmediği dört makalede ışık tutum Muhammed Halife'yi Araplar için ve özellikle (Filistin, Cezayir ve Mısır ) için yaptıkları birçok insan tarafından bilinmiyordu.
Gençliğinden vefatına kadar tanıdığım bu adam, cani ve suç rejimi olan Esed rejimine karşı onurlu bir mücadele vermiş ve bu mücadelenin bedelini ödemiştir.. Bu adamın bu onurlu mücadelesi tam olarak değerlendirilmedi. Ancak bu adamın mücadelesi ve cesareti gelecek nesiller için ve tarih için bir meşale olacaktır .
Biyografisinde ve gidenlerin her birinin biyografisinde, bugünümüz ve geleceğimiz ve Özellikle gelecek nesillerimiz için çok önemli faydalar vardır.Ancak , gerçek hayatta sadece yarım boş bir bardak gören ve umutsuzluğa kapılanlar bunu görmezden gelirler. Durumumuzun ve koşullarımızın ne hale geldiğini, bozulan realitemizde farklı seviyelerde ortaya çıkan ve hakim olana baktığımızda, hayal kırıklığımızın bir başlığı haline gelip bizi başarısızlık, nihilizm ve parlak ve güzel olan her şeye karşı körlük içinde bıraktılar.
Tüm dürüstlük ve tarafsızlık ile koşullarımızı yeniden gözden geçirmeye, hak edenleri aramızdayken onurlandırmaya ve hak edenlere yerlerini vermek, onların tecrübe, yetenek ve tecrübelerinden istifade etmek için saflarımızı yeniden düzenlemeye çağırıyoruz.
farklı pozisyonlarda, denenmiş ve güvenilirlikleri, dürüstlükleri ve özverileri kanıtlanmıştır.
Bunca yıl ve büyük fedakarlıklardan sonra Suriye halkının olduğu gibi kalması, kendisini temsil edecekleri sürekli araması, saygın ve ortak bir çerçeve bulamadan çok çaba ve zaman harcaması çok utanç verici. Suriye rejimine yaptığımız gibi muhalafatı rejimle ayni kefede tutarak gerçek mana da değerlendirmeden onu yıpratma zorunda kalmamız makul değildir.
Allah, gidenlere ve onlardan öncekilere ve onların peşinden gideceklere rahmet eylesin. Çünkü bu Allah’ın ve evrenin kanunlarıdır.
Bunlardan ibret almak ve zarureti gerektiren, Başından beri gözlemlediğimiz ve değindiğimiz noktalardan hareketle zihniyet ve davranışlarımızı değiştirmek ve bu insanların vücut bulmuş olduğu milli mirasımızı, her yönüyle, fedakarlığı ve gayreti ile korumak için çalışmaktır.
Herkes yöntemi, ve fedekarlığı , çabaları ve görüşlerine göre isterse isabet etsin veya etmesin haklıydı. Ancak pusulasını, içinde yaşayan ve tepeden tırnağa kadar içine dalmış olan ulusal kaygıyı göstermeye devam etmeli.
Büyük halklar, kahraman şehitlerini sadece birer hatıra olarak görmezler, onları hayatlarının dönüm noktası olarak görürler.
Zaferlerinin yolu, yüce azimlerinin ve boyun eğmeyen kararlılıklarının gerçek kanıtı ve yüce idealleri için durdurulamayan mücadeleleri olarak kalacaktır.
Abdurrahim Halife
Suriyeli Yazar