Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde Rus mevkidaşı Putin ile Soçi'de gerçekleştirdiği zirvenin ardından İdlib ve tüm kuzey Suriye'deki halkımızın içinde bulunduğu zor koşullara ve bilinmeyen bir akıbet korkusuna rağmen İdlib ve çevresinde yaşayan 3 milyondan fazla sivil için idlib ile ilgili herhangi bir sonuca varmadan sona erdi.
Şam'daki iktidar makamlarının İdlib'de, Halep kırsalında, Lazkiye kırsalında ve Hama kırsalında Esad'ın zulmüne isyan eden herkese açık ve gizli tehditler yapmasına rağmen, İdlib sakinlerine biraz güvence verebilirdi.
Bununla birlikte en ıstırap verici endişe, Esad rejiminin zindanlarında on yıl veya daha uzun süredir yani Suriye devriminin patlak vermesinden bu yana zindanda çürüyen yüz binlerce Suriyeli tutuklunun kaderidir.
Mart 2011 ortasında başlayan Özgürlük ve Onur Devrimiyle birlikte, 400 binden fazla tutuklunun, Suriyelilerin ve Filistinlilerin akibetini ve yaşadıkları şiddetin boyutunu yalnızca Allah bilebilir.
Onlar bu koşullarda en şiddetli acı türlerini yaşıyorlar. Pandeminin patlak vermesinden sonra kötüleşen sağlık verilerinden dolayı rejime karşı koyamayacak durumda olan kişilerin hayatına tehlike arz ediyor.
Öldürme gücünün bağlılığı içinde, insan hayatını umursamadan baskıları hâlâ devam ediyor. Çünkü insan hayatı onlar için en son kaygıdır.
Belki de hiçbir zaman unutmamamız gereken Suriye'deki tutukluların durumu, Suriye halkının büyük bir çoğunluğunu endişeye sevk etmiştir. Suriye halkının dostluğunu ülkelerin acizliği ve görmezden gelmesine karşın vicdan sahibi her insanı endişelendirmiştir. Suriye rejiminin Sednaya ve diğer cezaevlerinde iç infazlar için sayısı en az elliyi aşan listelerin yayınlandığına dair sık sık haberler arasında yüz binlerce tutuklunun iniltileri duyulmasına rağmen duyarsız kalınmaktadır. Ayrıca, Suriyeli muhalefet liderlerinin çoğu, zaman zaman anayasa komitesi ve toplantıları ile, diğer zamanlarda da duyumlara iyi gelmeyen Astana toplantıları ve sonuncusu olan (gerginliği azaltma) bölgelerde acılara ve yıkımlara sebeb olan ile meşgul olmaya devam ediyor.Özelekle Dera'daki son yaşanan olaylar bunun göstergesidir.
Uluslararası arenada tutukluların meselesi önemli bir mesle ve dosya olmaktan çıktı.
Bir yandan da Resmi Arap rejiminin bazı taraflarının yaptıkları normalleşme girişimleri bulunmaktadır ,Ama ne yazık ki Tutuklular konusuna dikkat, onunla bu normalleşme öncesinde zalımın zindanlarında bulunan tutukluların serbest bırakılmaları için iyi bir niyet jesti olarak bile yer almadı.
Uluslararası toplum mutlak bir insan hakları sorunu olan tutuklular da dahil olmak üzere tüm Suriye meselesinden vazgeçerse , Suriye’yi daha iyi bilen Arap rejimleri ,bu tutuklların davalarını terk edip kendi sefil çıkarlarını düşünerek Suriye halkını hapishanelerde ölüme terk ettiler ve onun dışarıdaki halkını da cellatların ellerine teslim ettiler.
Suriyeli tutuklunun ve cezaevi dışındaki akrabalarının yaşadığı büyük eziyet ve işkenceler tüm nefret dolu mezhepçi Esed hapishanelerinin karanlığında çürüyen kulaklarımıza ulaşan herkesin yaşadığı büyük baskı ve barbarca şiddetten, her gün onları vuran ve tüm bu iniltilere rağmen bunlarla ilgilenmeyip çıkarını düşünüp bu çıkarlarının saçmalıklarıyla meşgul olan ve bütün yumurtaları yurt dışındakilerin sepetine atan bir Suriye muhalefeti vardır.
Geriye şu soru kalıyor: Suriye muhalefeti bugün nasıl bu yelpazenin ve onun siyasi ve askeri biçimlerinin çeşitliliği içinde kalabiliyor? Nasıl bu sağır edici sessizliğin devamını kabul edebiliyor ve vicdanı on yılı aşan tutuklamalar konusunda sessiz kalınmasına izin veriyor? Suriye'deki tüm tutuklular arasında gerçek bir eşitlik olmadan, rejimin bu veya buna bağlı bazı isimleri kısmen boşaltması için bazı hizipleri müzakere etmek için nasıl kabul edebileceğini bilmiyoruz. Suriye halkı ve herkes o rejimin zulmüne maruz kalıyor ve ondan başka kimsenin tercihi yok ve tüm muhalefet ve müzakere eden herkes bu konuya , Suriyeli kardeşini karşılıksız seven adil Suriyelinin açısından siyasi, etnik, mezhepsel veya benzeri ayrımcılıklara bakmalıdır.
Bugün hepimiz için en önemli görev haline gelen ve Suriyeli tutukluların gerçeği tüm Suriyeliler olduğu için tutuklular konusunu yeniden ele almak , herkesin önündeki ilk ve kalıcı endişedir.
Tutuklular meselesinin gerçekliği için temeliniz yoksa, bugünlerde düzenlenen herhangi bir Suriye toplantısının, veya konferansın hiçbir değeri yoktur. Tutukluların herhangi bir şekilde terk edilmesi, tüm Suriye devriminin terk edilmesidir. Suistimal ve baskı hücrelerindeki yüzbinlerce tutuklunun herhangi bir ihmali, Suriye devriminin çizgisinin kesin olarak terk edilmesidir ve bu terk veya ihmal Suriye halkımız tarafından ve tarih tarafından affedilmeyecektir.