Suriye'deki demografik değişim mücrim (Hafız Esad)’in 1970 yılında iktidarı ele geçirmesinden bu yana başladı.
Suçlu kardeşinin (Cemil Esad) ellerinde, onları cezbederek daha yoksul doğu bölgelerinde Şiiliği yaymaya ve Hüseyniler inşa etmeye çalıştı.
Suçlu rejim ve cani İran, Esad'ın "babadan oğluna" rejimini kabul eden ve askeri rejime boyun eğen on milyon insanı barındırabilecek “sağlam bir Suriye’ye” çağrılar adıyla demografik değişim dosyası üzerinde çalıştılar.
Esed rejimi, Humus, Kusayr, Kalamun, Zabadani, Doğu Guta, Deryaya şehri, Muadamiyat el-Şam şehri, Kudsaya, Hama, Han elşih ve Tel dışındaki şehir ve kasabaların halkını yerinden etme politikasına başladı.
Hama, Khan al-Şeyh ve Tel'deki insanların ise , evlerine dönmeleri engelliniyor ve yerine paralı Şii askerleri yerleştiriliyor.
Zalim dünya, Suriye şehirlerinin kendi halkından boşaltılmasını ve asıl sakinlerine alternatif olarak Şii milislerle değiştirilmesini destekledi.
Esad yandaşları, sloganlarını Suriye halkına büyük bir profesyonellikle uygulamaya devam ettiler:
- Ya Esed kalır ... ya da ülkeyi yakarız ”.
Ülkeyi yaktıktan sonra, yerinden etme silahını kullanmaya yöneldiler, şehirlerin sakinlerini boşaltıp yerlerine, ülkenin asıl sakinlerine karşı yürüttükleri haksız savaşta onlara destek olan Şii milisleri getirdiler.
Tüm şehirlerde, köylerde ve bölgelerde başarılı oldular . Özgür halk ile bölgedeki sözde uzlaştırma komitesi arasındaKİ yerleşim ve gerilimi azaltma anlaşmalarının açıklanmasından sonra Diktatörlük rejiminden kurtarılan Suriye şehir ve köylerinin tahliyesi gerçekleşti.
Bütün bunlar, rejimin, halkını terk etmek zorunda kaldığı şehirlerde demografik bir değişim yaratma çabalarının bir sonucu olarak ortaya çıktı ve bu bölgelerdeki nüfus kayıtlarını yakmak,Suriyelilerin vatandaşlıktan çıkarılıp yerine İranlıların vatandaşlığa alınması, hedeflerine ulaşmak için sadece bir araçtır.
üç milyondan fazla İranlı ve yüzbinlerce Şii paralı askerin vatandaşlık verilmesiyle Yerinden edilen Suriyelilerin vatandaşlığını kanıtlayan belgeler ve mülkiyet belgelerinin imha edilmesi, böylece evlerine el konulması ve mülkiyetlerinin şahıslara, paralı askerlere ve milislere verilmesi gerçekleşti.Dünya Esed rejiminin yaptıklarını destekledi ve planlarını gerçekleştirmesi için yanında yer aldılar.
Ve Avrupa Birliği kısa süre önce Suriye'de bir barış anlaşması karşılığında Esed rejimine para sağlamayı teklif etti ve Esed'in istifasına yönelik önceki taleplerin gerçekçi olmadığını ve ABD'nin Suriye’den zalim Ased'in ayrılmasını talep etmekten vazgeçtiğini açıkladı.
Bu değişikliklerin siyasal dönüşüm çağrısı yapan Birleşmiş Milletler kararları ile tutarlı olduğunu teyit ederken, ondan davranışını iyileştirmesini istemekle yetindiler.
ABD, İngiltere ve Fransa, "siyasi geçiş" teriminin Esad'ın iktidardan indirilmesi anlamına gelmediğini ve "geçiş"in kesin tanımının tartışılmasının geleceğe bırakıldığını açıkladı.
Onların muhalif olan kurumlara, mahalli güvenlik güçleri ile iç içe olmalarını önermekle birlikte, devletin merkezi kuruluşlarını muhafaza etmek koşulu ile daha demokratik bir hüküm altında bakanlıkları paylaşmalarını da önerdiler ancak bu önerilerde Esed'in geleceği ile ilgili bir şey yer almıyordu.
Bütün bunlar, Esed rejiminin geri dönüşü ve bunu Suriye halkına dayatması konusunda dünyanın hemfikir olduğu ve cani rejime isyan edenlerin geri çekilip af dileyip Esed'e dönmekten başka yapacak bir şeyleri olmadığı anlamına geliyor.
İşte böyle maskeler düşüyor ve bize yanımızda duruyormus ve özgürlük ve serefimize ulaşma hedeflerimizi destekliyormus gibi görünen devletlerin gerçek halleri ortaya çıkıyor.. Görünüşte Esed rejimini yani cinayet ve suç rejimini değiştirip demokrasiye geçme arzuları ve perde arkasında ise cinayet rejimini destekleyip şehirlerin yıkılmasını tebrik ederek, İran ve Şii milislerin Suriye, Irak, Yemen ve Lübnanı işgal etmelerini sağlıyorlar.
Subhi Dusuki
Genel Yayın Yönetmeni