Truva atı terimi, dış kaynaklı Vandalizm’e atıfta bulunmak için kullanılan bir deyimdir. Nitekim Truva şehrini işgal etmek için bir grup savaşçı, tahtadan yapılmış içi boş büyük bir atın içinde gizlenerek gelip kenti işgal etmişlerdir.
Suriye devrimi; özgürlük ve haysiyetleri adına acımasız bir diktatörlükten kurtulmak ve devletin bütün zenginlik kaynaklarına bir ailenin el koymasına karşı çıkmak üzere başlamıştır. Mevcut Rejim, Suriye'nin zenginlik kaynaklarının hepsini devletin başında olan bir ailenin eline vermiştir. Bu aile de halkın gasp edilmiş haklarına karşı sessiz kalmasını sağlamak için onları aç bırakarak aşağılama politikasını izlemiştir. Zira Rejim halkı sürekli günlük maişet sıkıntısıyla meşgul ederek halka göz açtırmamıştır.
Nitekim dünya halkları arasında en fazla zorbalık ve şiddete maruz kalan, sebepsiz yere zorla alıkonulup tutuklanan halk Suriye halkıdır.
Kaldı ki; Suriye dünyanın zengin ülkelerin arasında yer almaktadır. Petrol, gaz ve tarımsal ürünler gibi doğal kaynaklara sahip olmasına rağmen, Suriye halkı yine de dünyanın en fakir halkları arasında yer almaktadır.
Buna rağmen iktidar uzun yıllardan beridir dar materyalist bakış açısıyla “halkı aç bırak ki, otoriteye bağlı kalsın” ilkesiyle hareket etmektedir. Bu politika halkı doğal yaşam haklarının bir kısmını talep etmeye yöneltmiştir. Halkın bu masum ve doğal taleplerine karşı Esad çetesi şu sloganla cevap vermiştir: “Ya Esad’a razı olacaksınız yâda her yeri yakıp yıkarız.”
Bu yüzden Rejim güçleri Suriye'de Esad ailesinin planlarını uygulamak için Suriye'yi yakıp şehirleri yok ettiler. Bir milyondan fazla Suriyelinin şehit olmasına, on milyondan fazla kişinin yerinden edilmesine ve Suriye'nin kuzeyine beş milyondan fazla insanın göç etmesine sebep oldular. Yani kısacası Esad ailesine köle olmayı kabul etmeyenlerin yaşamasına izin vermediler, vermemektedirler.
Truva atını şehrin içine taşıyan kent sahipleri bunun kendilerine Allah’tan bir hediye olduğuna inanmaktadırlar. Böylece onu şehir merkezine getirdiler ve onunla sevinip mutlu oldular. Kaldı ki; bu sayede Truva atının içinde gizlenmiş askerler şehrin dışarda kalan düşman askerlere geceleyin kapıları açtılar. Böylece onlar Truva atını içeri alarak kendi sonlarını kendi elleriyle hazırlamış oldular.
Aynı şekilde, mücrim Beşşar Esad, Suriye'nin kapılarını Şii milislere, paralı askerlere, Rusya ve İran'a açtığında aynı şeyi düşünmüştü. Allah’ın bu güçleri kendisine, düşmanlarından, devrimcilerden kurtulmanın bir armağanı olduğuna inanarak şehrin kapılarını onlara açmıştı.
Esad’ın sadık aveneleri Şebihalar bu sayede, Suriye halkının yarısından fazlasından kurtulmuş olacaklarını ve güvende olup lüks hayat içinde yaşayacaklarını düşünmüşlerdi. Güya bu şekilde diktatör Beşşar Esad’a ibadet edebilecekleri boş zamanı bulacak ve Hafız Esad’dan gelen kutsama geleneği sonsuza dek devam etmiş olacaktı.
Ne acıdır ki; Arap ülkeleri Esad rejiminin planlarını destekleyip Suriye halkına karşı savaşta rejimin yanında yer aldılar. Dahası Arap ülkeleri ölüm cehenneminden kaçan Suriyelileri ülkelerine girmesini önlemek için adeta duvarlarını demir parmaklıklarla ördüler. Suriye devriminin başarılı olmamasını, bu masum hak arama düşüncesinin Arap ülkelerine ulaşmasını engellemeye çalıştılar. Ülkelerinin bu düşünce ile yüzleşmemesi ve bu düşüncenin meydana getireceği bir iklimin oluşmaması için Suriye rejimine destek oldular. Arap ülkeleri için bunun en kolay yolu katil Esad rejimin ihtiyaç duyduğu para, silah desteğinin sağlanması idi. Onlar da öyle yaptılar.
Lakin Suriye halk devrimin yüce bir hedef olduğunu unuttular! Bu yüzden kolay bir şekilde devrimi yok edeceklerini sandılar. Suriye halkı devrimin başlamasından bu yana on yıl geçmesine ve çektiği bütün sıkıntılara rağmen devrimin meşalesini yükseltip hedeflerine bağlı kalmayı başardılar.
Evet, burası büyük Suriye! Esad çiftliği değil!
Dünya ülkeleri, tüm yeteneklerini mücrim rejimine hizmet etmeye adamaktan, İsrail ve Amerikan devletlerin isteklerine boyun eğmekten asla geri durmadılar.
Dünya, Suriyeli halkın devrimini ortadan kaldırmak ve şehirlerini yok etmek için bir bahane olarak terörle mücadele sloganı altında hareket ettiler. Artı, Suriye halkının devrimini ortadan kaldırmak için Truva atı misali Rejime kimyasal da dâhil olmak üzere son gelişmiş silahlar ve gereken her desteği sağladılar.
Son olarak: Türkiye hükümeti ve halkı mazlumların yanında yer alarak özgürlük ve haysiyet devrimini savunan Suriye halkının trajedisinin tek istisnası olmaya devam etmektedir.
Türkiye devletine sığınan Suriye halkına gönlünü açtı. Türkiye devleti ve halkı, komşusu olan Suriyelilere “gerçek kardeşlik” sloganıyla kardeşleri Suriyelilere yardım etmekten hiç geri durmadı.