Son istatistiklere göre kuzey Suriye'de yaklaşık beş milyon insan yaşıyor . Bu insanlar orta büyüklükteki ülkede (Suriye) çadır köylerin sakinleridir.
Suriye Birinci Dünya Savaşı'ndan ikinci dünya savaşına kadar,bir asırdan fazla süredir Yunanlı,Kürt, Ermeni, Çerkez, Mardinli ve Filistinli mültecileri Kabul etti .
Suriye'de 1948'den 600.000 Filistinli sığınmacı yaşıyor, bunların bazıları bakan , medya uzmanları, öğretmenler ve her mevkiden kimseler oldu.
Aynısı diğer yerlerden gelen Iraklı,Lübnanlı geçici sığınmacılar için de geçerlidir . Suriye halkı, hiçbir zaman onlara sığınan hiçbir mülteciye karşı nefret dilini kullanmamıştır, sadece arap kardeşliği ve cömertlik ruhu en belirgin değer olarak kalmıştır.
Bu teorik bir açıklama değil, herkesin bildiği gerçekler ve rakamlardir. Suriye tarihine bakan herhangi bir araştırmacı, Halep ve Şam'in tüm mültecileri kabul eden kapı olduğunu bilir.
Bugün, sayıları Ukrayna halkına yakın olan bu insanlar dünyadaki en fazla yerinden edilmiş kişi ve mülteci haline geldi.
Yerinden edilen Suriyelilerin sayısı şimdiye kadar Suriye'nin muhalif bölgelerinde ikamet eden beş milyon Suriyeliden yaklaşık 2,1 milyon kişiye ulaştı.
22'si tarım arazilerine kurulan rastgele kamplar olmak üzere toplam 1.293 kampta, 1.043.869 mülteci yaşıyor ve herhangi bir uluslararası insani yardım almıyorlar.
Bu sayı, komşu ülkelerin kampları ve Suriye'nin doğusundaki Al-Hol kampı dışında dünyadaki milyonlarca mülteciye ilavetendir.
Siyasi çözümlere ihtiyaç duyan, uluslararası çabalarla sona erecek büyük bir insanlık sorunu ile karşı karşıyayız.Çünkü İnsani trajedilerin siyasi çözümleri vardır.
Kuzeye dağılmış çadır köylerde kavurucu yaz ve soğuk kış çilesi devam ediyor, beton duvarlar ve bir çatı bir milyondan fazla Suriyeli için hayal mi oldu?
Kurum, kuruluş ve bireyler olarak hepimizin insani ve ahlaki görevi, dünyanın dikkatini, ilkel şartlarda yaşayan ve onurlu bir yaşamın en basit olanaklarından mahrum bırakılmış bir milyondan fazla insan üzerine çekmektir.Bu, İnsanın vahşi ve şeytani eylemlerinin,zalimliginin ve açgözlülüğünün bir sonucudur.
Bu insanların yerinden edilmesinin sebebi,Suriye coğrafyasına yayılan Rus, İran askerî birlikleri , Kürdistan işçi partisi terör örgütüdür.
Bütün bunlardan önce ve sonra da, insanlara zulmeden ve hayatta kalmak için işgalcileri getiren zalim, diktatör Esad rejimi gelir.
Okullardan ayrılmalarla ve kamplarda cehalet yayılmaya başladı ve cehalet yoksullukla birleşince felaketler ortaya çıkıyor ve bu insani felaketin üstesinden gelmek için yerel ve uluslararası çabalar birleştirilmedikçe, bölgedeki bütün bir neslin geleceğini tehdit ediyor.
Yerinden edilmişlerle ve mültecilerle ilgilenmek insani bir görev olmalı ve kişinin rengi, ırkı ve milliyeti ne olursa olsun kendisini insan gibi hissetmesidir insanligimizin imtihanı.
Kimse rengini, ırkını ve milliyetini seçemez ama hepimiz insan olarak birbirimize karşı davranışlarımizi seçeriz. Bizim seçemediğimiz şeyler üzerinde münakaşalar ve küstahlık, cehaletin ta kendisidir.
Mülteci ve tehcir kampı denilen o çadır köylerde yaşanan trajediye gözlerimizi kapamamalı, kulaklarımızı sağır etmemeliyiz.
Zekeriye Melehifci
Suriyeli yazar