Arapça Dili: Sığınma ülkelerindeki zorluklar


 

Suriyelilerin genel olarak sığınma ülkelerinde çocuklarının anadillerini unutup dünyadaki en büyük ve en zengin dil olarak kabul edilmiştir. Ayrıca BM ‘nin tarafından da benimsenen altı dilden biri olan Kuran dilini kavrama ihtimalinden uzaklaşmaları, birçok zorluklar ve büyük sorunlar yaşamaları onların mutlu ve kolay bir yaşamdan alıkoymaktadır.

Eğer dünyadaki herhangi bir ülke tüm okullarında, üniversitelerinde, enstitülerinde ve tüm alanlarındaki eğitim müfredatında kendi diline dayatma hakkına sahipse bu onun doğal hakkıdır. Bu meşru bir durumdur.  Fakat bu durum tanrının geniş topraklarına dağılan ve yarısı çocuklar olan on milyondan fazla Suriyeli için meşru bir durum değildir. Aksine bunun büyük olumsuz etkileri olacaktır. Beğenseniz de beğenmeseniz de Suriyelilerin kendi dillerinden uzak yabancı bir nesil olarak yetişmesine yol açacaktır. Onların Arap diline, anavatanına, tüm bilimsel ve ya kültürel araçlardan uzak durmasına, içinde büyüdüğü birçok geleneklerin ve değerlerin terk edilmesine yol açacaktır. 

Burada Suriyelilerin özellikle de aralarında sözü geçenler, bu sorumluluğu yerine getirebilecek yeteneğe sahip olan kurum ve kuruluşlar, sivil toplum güçleri, âlimler, din adamları ve fakihler de dâhil olmak üzere hepsinin Arap dilinin yok olmaması için Suriyeli nesillere öğretmeleri gerekmektedir. Sonra da Arap halkının yapısına kök salmış bu kültürün unutulmaması için her türlü çabayı göstermeleri gerekmektedir. 

Eğer böyle bir nesil ve bu neslin ardından gelenler, Arap dili olmadan, Arap kültürü olmadan ve ardından Kuran’ı Kerim’e sarılmadan yaratılmışsa istisnasız herkesin Arapça öğretimine özen göstermesi, felaketin boyutunu ve büyüklüğünü küçümsememesi gerekir. Arap dilini geriletmeden koruyan ve yok olmasını engelleyen Allah’tır.  Cenâb-ı Hak, Kuran’ı Kerim’in dilini ve cennet dilini Arapça yaparak Arapları şereflendirmiştir. Dünyanın kelime hazinesi bakımından ve en kapsamlı gramer olmasından dolayı en zengin dillerinden biri olarak kabul edilen bu dili neden önemsemeyelim ve inşa etmeyelim? Dünyada yüz milyonları bir araya getiren, Arap medeniyetini meydana getiren ve gelecekte Arap-İslam realitesini yeni temeller üzerinde yeniden inşa edecek, onun rehberliğini yapacak olan çocuklarımız için bu dile neden önem vermeyelim?

Bugünün bu dile olan ilgisi ve çocuklarımızın Arapça öğrenmesinin önünde duran büyük zorlukların ele alınması çok önemli bir konudur. Bu konu Esad rejiminin baskı, taciz ve zulmü karşısında gerçekleşen zorunlu göçmenler gerçeğinin öncelikleri arasında yer alıyor. Esad’ın zulmü karşısında küçük kızlarımızın Arapçayı unutmaması gerçek bir direniş ve devrim meselesidir. Esad zulmünün yanında yer alan İranlıların ve Rusların bizi içine çektiği zor gerçeğin üstesinden gelebilmek için bu gerekli bir değişim eylemidir. Aynı zamanda bu, mazlumlarla ve isyan hareketine paralel olarak Suriye’nin kuzeyinde Esad katliamı sonucunda yerinden edilmiş acı çeken 14 milyondan fazla Suriyeliler ve dünyanın dört bir yanındaki mülteciler arasında Suriye halkının tarafıyla gerçekleşen akıllıca ve ciddi bir anlaşmadır. 

Bugün Suriyeliler için en büyük zorluk, bu zor gerçeğin üstesinden gelmektir. Suriye halkının büyük bir halkı sınırlandırıp yok etmek isteyen Esad zulmünü bilim ve bilgiyle mukayese ederek üstesinden gelebilmek ve bu gerçeğe bel bağlamamaktır. Suriye halkı yok olmaya karşı direnmiş, zorluklara göğüs gerebilmiş, yeniden inşa edilmiş atalarının ve dedelerinin dili olan Arap diline yani Kuran diline, büyüklerinin değerlerine bağlı kalabilmiştir. Buna binaen biz bunun gibi görevleri yerine getirebilecek niteliğe sahip miyiz?

 

 

Ahmet Mazhar Saadu

Genel Yayın Yönetmeni

 

Whatsapp