Suriyeli çocuklar ve Arapça dilini korumanın zorlukları


 

 

İstisnai uzun süreli bir gerçeklikle, çocuklarımız yerinden edildi ve sığındıkları ülkelerdeki öğretim kurumlarına katılmak zorunda kaldılar. Buna rağmen  Onlar aileleri ile birlikte iki tür zorlukla karşı karşıya kaldılar : Eğitim kadrolarının zayıflığı, kamplarda kalanların tecrübe ve maddi gereksinimlerinin eksikliği  Diğer tarafta Türkiye ve Avrupa'da yeni bir topluma göç edenleri dil zorlukları ve  farklı bir sosyal ortam karşıladı. Suriye'nin   kuzeyindeki çocuklarımız,sivil toplum kuruluşlarında , yerel meclisin destekleriyle açılan eğitim kurumlarında , birçoğu da  kiralanan evlerde  bir kısmıda çadırlardan oluşan eğitim kurumlarında öğretmenler ve orada çalışanların eğitim öğretim seviyesine bakılmaksızın kendilerine sunulan öğrenci sayıları  ve öğretmen maaşları , ısınma maliyetleri okullara verilen diğer hizmetler gibi temel işletme maliyeti hakkında sunulan bilgilerden sonra alelacele açılan eğitim kurumlarında eğitim almak zorunda kaldılar. Konular kişilerin orta veya düşük dereceli   diplomasına kadar varabilir ve genellikle sivil toplum kuruluşlarının denetimi ve kendilerine sunulan raporlarıyla ya da Suriye'nin ilerleme ve inşa umudu olan çocuklarımızın zihinlerini ve kişiliklerini şekillendirecek bu kurumların duyarlılığıyla ve rolüyle orantılı olmayan hızlı  ziyaretleriyle sınırlıdır.

Türkiye'deki çocuklarımızın eğitimi konusuna gelince ,eğitim ve öğretimden sorumlu bir çok kişide akademik yeterlilikleri dikkate almadan okulu kendisine ve yakınlarına ticari bir proje olarak gören yönetim sebebiyle büyük zorluklardan geçti. Bu, genel olarak eğitim sürecine yansımış ve ev sahibi ülkedeki eğitim müdürlüklerinin yönlendirmeleri doğrultusunda; Sonunda Suriyeli geçici eğitim okullarını kapatarak ve Suriyeli çocukları kendi dilinde eğitim veren Türk okullarına kayıt ettirerek bütün bir neslin anadilinden yabancılaşmasına yol açtı. Arap dili için bir sınıf yoktur (en azından ilk aşamada), bu yüzden ana dilleri olan Kur'an'ın dilini okuma yazmayı bilmezler.

Mülteci çocuklarımızın gelenek, görenek ve yönelimleri ile kendi toplumlarının bir parçası olmaları ve böylece  kendi toplumlarıyla bağlarını zayıflatmaları için okullarını açan Avrupa'da da durum aynıdır. Bu nedenle, çocuklarımıza ana dillerini ve yeni toplumlarda kaybedilenleri geri vermek için sınırları aşmaya çalışan sanal enstitüleri ve okulları takdir ediyoruz. Bu konuda verilen zararı azaltmak isteyen bir dizi uzman tarafından kurulan Ana Dili Girişimi ve Japonya'daki Sanal Okul gibi projelerde öncü bir deneyim vardır. Böylece kendisi ve diğer ilgili taraflar Suriyeli çocuklar için bu dengesizliği düzeltebilir.

 

 

Yasemin El Akkad

Suriyeli yazar

Whatsapp