Yaz geldi ve karıncanın beklediği mutlu hasat düğünü süslerini boyadı ve esmer çiftçi kaslı kollarıyla aylarca süren yorgunluğun ardından buğday başaklarını topladı.
Alnının terinin çiğiyle karışan nehir suyuyla suladı.
Artık unutulmuş buğday taneleri her yerde karıncanın cesaretini bekliyor.
Kolunu sıvadı ve ne yaz sıcağına ne de bacak bacak üstüne atarak şarkı söyleyen çekirgelerin eğlencesine önem verdi.
Karınca alt çenesiyle iri bir buğday tanesi taşıdı ve yanaklarında parlayan terlerle yola çıktı karınca yuvasına giderken örümcek onu gördü ve ağlarının iplerinden sarkan tatlılarla karıncayı baştan çıkarmaya çalıştı.
Karınca bir an duraksadı ve iştahı kıbarmaya başladı, biraz daha yaklaştı, lakin kraliçe annesinin sözlerini hatırladı: sakın yabancılardan hiçbir şey almayın bu geniş tarlada kötüler çoktur .
Örümceğin tükürüğü çok damladığı ve şüphe uyandırdığı için iş sırasında yemek yemediğini oradan aceleyle ayrılmak söyledi.
Ve kraliçe karıncanın tanımladığı gibi kendisini her zaman akıllı olduğunu iyiyi kötüden ayırt edebildiğini düşündü.
Yoluna devam etti ve yorgunluktan enerjisi düşmeye başladı. Bataklık civarında olduğunun farkında değildi , aniden bir kurbağanın vıraklamasını duydu derin bir nefes aldı o arada . içini korku kıpladı.
Ama onu kurbağa farketmişti ve karıncanın doyurucu bir öğle yemeği olacağını düşünerek yapışkan dilini çıkarmaya başladı , karınca sahip olduğu gücün farkında bile değildi ,
hiç düşünmeden tarlada sarı bir dut yaprağı bulana kadar yıldırım hızıyla koştu , bulduğu sarı yaprağın altında saklandı ve kurbağanın vıraklamısının uzaklaşmasını bekledi .
Karınca buğday tanesini yüklendi ve sağına ve soluna bakarak yoluna devam etti .
Güneş batmak üzereydi, karınca içinden zamanın ne kadar hızlı geçtiğini düşündü.
Yuvasına varmadan önce yaralı bir karınca gördü , durmak zorunda kaldı hiç düşünmeden buğday tanesini bir kenara koydu ve yaralı karıncayı yuvasına taşıdı ,onu arkadaşlarına teslim etti ve daha geç kalmamak amacıyla
bütün gücüyle bıraktığı buğday tanesini almak için geri geldi artık çok geç kalmıştı çünkü serçe ondan daha hızlı davranmış ve buğday tanesini alarak yükseklere doğru uşmuştu.
Karınca gülümsedi gözünden inen bir damla yaş onun kalbini imanla doldurdu.
Kendi kendine ( rızıkları paylaşan şani yücedir dedi ) .
Suriyeli Yazar