Siyasetçiler, toplum, uluslararası ve insanî kanunlar, kimyasal suç işleyen Beşar Esad’ın yaptıklarına karşı sessiz kalsa da onun ömür boyu onun böyle özgür kalmayacağı konusunda hemfikirdir. Aksine, kendisi ve beraberindekiler Suriye topraklarındaki bir çok coğrafi bölgede Suriye halkına kimyasal silah suçunu işlediğinden dolayı yaptığı tüm eylemler insancıl yasaların dışındadır. Kendisini yönetenin kendi halkı olduğu varsayılıyor. Geçmiş dört başkanlık seçiminde dış dünyaya yanlış bir şekilde demokratik seçimler olarak verilen seçimlerde yüzde doksan oybirliğiyle seçildiği iddia ediliyor.
Ancak şu bir gerçek ki, bir milyondan fazla Suriyeliyi öldüren, altyapının yüzde altmış beşinden fazlasını yok eden, Suriyelilerin yarısından fazlasını yerinden eden, mültecileri ve gurbetçileri ana yurtlarının sınırlarının dışına çıkaran bu kimyasal zulümdür.
Beşar Esad iktidarın dümenini hala elinde tutuyor. Bir çok büyük ülke ve onlara bağlı olan diğer ülkeler hala Beşar Esad’ı meşru bir hükümdar olarak kabul ediyor. İşlediği tüm suçları görmezden gelerek, sessiz kalarak onunla bu şekilde ilgileniyor. Bu sessizlik Suriye gerçeğindeki tüm yıkıma ve bir çok kanın akmasına neden oldu. Siyasi çözümü bozdu ve dünyanın üzerinde uzlaştığı uluslararası kararları dondurarak, hükümetin siyasi geçiş aşamalarını bir santimetre dahi geçemedi. Anayasa komitesinin sekiz turu yerinde kaldı. Komite sahipleri Rus kuvvetlerinin Ukrayna’ya girmesinden sonra Rusya ile Batı arasındaki değişen uluslararası koşullar ve geçen Şubat ayından bu yana Ukrayna halkına yönelik sürekli saldırganlığının bir sonucu olarak Putin’in durdur gelene kadar Cenevre’ye kış ve yaz gezisinde herhangi bir başarı olmadan gidip geri dönüyorlar. Bu siyasi ve bölgesel sahne göz önüne geldi. Bu sahnede Beşar Esad’ın babası Hafız Esad’ın yönetiminden bugüne kadar meydana gelen tüm zulmü yer alıyor.
Şimdi Suriye coğrafyasında kontrol ettiği alanlarda Suriyelilerin boyunlarını tutuyor. Bazen İran işgallerini bazen de Rusları devreye sokuyor. Suriye egemenliğini köle pazarında başkalarına satıyor. Sadece göçmen sarayı ya da Şam halkı arasında bir tercih yapmak için Rus-İran çıkarları üzerinden dışarıyla oyun oynuyor. Putin’in çıkarlarına bir yol bulmak için bölgede Suriye gerçeğini elinden geldiğince kurcalıyor ve talan edilen zenginlikleri yağmalıyor. PKK terörünün Suriye'nin Kuzeydoğu bölgesinde yaptığı herşeye, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığına, 1979’dan beri İran’nın siyasi coğrafyasının haklarını yöneten Vilayet-i El-Fakih hükümeti ve mollalara tam uyuma bakılmaksızın Humeyni’nin iktidara gelmesinden bugüne kadar tüm İran vilayetlerinde ayaklanmaları bastırıyor. İran’da mollaların yönetimine isyan eden tutuklu sayısı yirmi milyonu geçti ve bugüne kadar 200’den fazla İranlı sivil öldürüldü.
İran’ın yanında olan Beşar Esed, kendisine benzediği ve bundan faydalandığı gerekçesiyle hala İran terörüne sığınıyor. Daha önce Şam’ın Doğu Guta’sında Suriyelilerin bombalanması ve kimyasal bomba atılması söz konusunun İran tarafından yani ölen Kasım Süleyman’ın tavsiyesi üzerine olduğu söylenmişti.
Belkide suçlularla olan bu yaşam ittifaka, dünya ülkelerinin kimyasal suçluya karşı sessiz kalmayı bıraktığında kaderlerinin bir olacağı fikrine dayanıyor olabilir ve İran’da devrim muhafızlarının siviller karşısında zulmüne karşı duruyor olabilir. Molla yönetimi ve Beşer Esad’ın uluslararası yasaları bir bütün olarak medeni dünyanın güvenliğini ihlal ederek yaptıklarından bıkmış görünen bölgesel ve uluslararası değişikliklerin durumuna göre bu çok uzak olmayabilir.
Er ya da geç, Suriye halkı ciddi anlamda kimyasal suçlu Beşer Esed’in tutuklanmasına yol açacak. Asla serbest kalmasına izin verilmeyecek, cezasız kalmayacak ve cezadan muaf tutulmayacak. İdlip’te ve kontrolü dışında kalan Suriye’nin Kuzeyindeki halkımızı bombalayamayacak. Çünkü bu canice kimyasal eylem son derece vahim ve acımasızdır. İnsanî adaletin ve hakikatin zafere ulaşmasnda zamanın uzun ya da kısa olması kaderi engellemez.
Ahmed Mazhar Saadu
Genel yayın yönetmeni