İdlip kırsalında kampların evlerinden ve köylerinden göç ettirilen sivilleri ölümden kaçmak için barındığı M4 otoyolu civarında Rus savaş uçakları ve rejim tarafından yeniden bombalama yapılıyor. Ama nereye?
Suriye Sivil Savunmadan ( Beyaz Bereliler) yapılan açıklamaya göre 6 Kasım 2022 Pazar günü bombalanan “Maram” kampında biri kadın, üçü çocuk dokuz sivil öldü ve yetmiş beşten fazla kişi yaralandı. Beyaz Bereliler ekibinde yer alan “Hüseyin Bakır” adlı gönüllü hastanede yarılılarla birlikte yer alan eşinin kucağına alamadığı oğlu Azam’ı son defa vedalaşmak için kucağına aldı.
Muhalefet ve rejimin Mart 2020’de Rus-Türk güvencesiyle anlaşmanın destekleyicisi olması gereken Rus uçaklarının katılımıyla gerçekleşen ateşkes ve gerilim azaltma anlaşmaları ölümün şarapnel veya misket bombası şeklinde çadıra sızmasını ve anlaşmayı ihlal eden Rus uçaklarının kampları hedef almasını engellemedi.
Birleşmiş Milletler ise eski Genel Sekreter ( Ban Ki-moon) tarafından kendisine miras bırakılan unutulmuş endişesini yeniden kazandı. 6 Kasım’da bir açıklama yaparak Suriye Kuzeybatı İdlip’te çatışmaların tırmanmasından duyduğu endişeyi dile getirdi ve şunları söyledi: “ Birleşmiş Milletler, tüm taraflara ayrım ilkesine ve ihtiyat ilkesine uymalarını ve özellikle de sivillerin yoğun olduğu bölgelerde yüksek patlayıcı silahların kullanılması sonucunu da hatırlatır. Suriye’deki Birleşmiş Milletler, tüm taraftarları, şuanda yürürlükte olan tüm adımları atmaya çağırıyor.”
Bu açıklamada dikkat çekici olan, Birleşmiş Milletler’ in tüm” taraftarların” ayrımcılık ve ihtiyat ilkesine uymasını talep etmesine rağmen mağdur ile cellat arasında ayrım yapmamakta ısrar etmesidir! Celladın suç operasyonlarının yürütülmesini yakından deneyleyen ve iyi performansını izleyen bir celladın ortağı olduğundan şüphe duymam da dikkat çekicidir. Bu durum beni 1995 yılındaki Sırp güçlerinin sivilleri koruma sorumluluğunu reddeden ve binlerce Bosnalının hayatına mal olan katliam sürecini izlemekle yetinen uluslararası güçlerden oluşan Hollanda taburunun gözetimi altında “Srebenica” katliamını nasıl gerçekleştirdiğine geri götürdü. Hollanda taburunun karargahına korunmak için kaçan sekiz bin Bosnalı sivillere sağladığı tek hizmet onları toplayarak Sırplar için tehlike oluşturabilecek her türlü keskin aleti alarak onların işini kolaylaştırmaktı. Böylece hiçbir direniş göstermeden yok etti.
Hollanda taburunda tercümanlık yapan Bosnalı Aida, kocasını ve iki oğlunu tabur askerlerinden saklamaya yönelik umutsuz girişimlerine ve tabur albayına ricalarına rağmen kaçınılmaz kaderden kurtaramadı. Tüm girişimleri başarısız oldu. Birleşmiş Milletler askerleri onun ailesini tabur duvarlarının dışına çıkardı. Onları iki yüz metre uzağa götüren ve orada tasfiye edilen Sırplara teslim etti. Aida, en değerli varlıklarının bedenlerini delip geçen kurşun yağmurlarını duydu.
Nereye gidiyorsun, Aida? Ünlü Serenica katliamı olaylarını belgeleyen 2021 yapımı yeni Bosna filminin adıdır. Bir başka açıdan 2021’den bugüne Birleşmiş Milletler gözetiminde devam eden Suriye katliamını belgeliyor ve General Al-Dabi ve suç rejiminin hikâyesini benimseyen ve gözlerini olay mahallinden kaçıran BM izleme ekibini hepimiz hatırlıyoruz. Bu ekip üyelerinden birinin harekete geçmesine neden olan katile yönelik sahtekârlık ve yanlılık dolun raporuyla ortaya çıktı. Bu da ekip üyelerinden Enver Malik’i istifaya sevk etti ve önyargıyı açıkça ortaya çıkardı.
Nereye gidiyorsun, Aida? Nereye gidiyorsun savunmasız Suriyeli? Şimdi bu zamanda biz Leyla’yız; Birleşmiş Milletler ise bir kurt.
Yaser El-Hüseyni
Suriyeli gazeteci ve yazar