Yahya El-hatib: Suriyeliler endişeli ve herkes önlerindeki olasılıkları ortaya koyuyor


 

Rusya'nın arabuluculuğunda Moskova'da başlayan Türk devleti ile Esad rejimi arasında post-normalleşme görüşmeleri ,farklı beklentiler içerisinde, Suriyelilerin içinde bulunduğu koşulları ve belirsiz geleceklerinin durumunu  ele alıyor. Suriyelilerin ağızları  hep birlikte  hala  sözler söylüyor ve konuların  belirleyicileri tartışıyor. Esad'ın baskı rejimi hakkında bildikleri göz önünde bulundurulduğunda,durum pek iyimser görünmüyor. Bu konuda İşrak  gazetesi, Suriyeli aktivist ve muhalif mühendis Profesör Yahya Al-Khatib ile röportaj yaptı ve kendisine şu soruyu sordu: Türk devleti ile Suriye rejimi arasında Rusya'nın himayesinde tüm hızıyla ilerleyen normalleşme sonrasında Suriyelilerin durumunu nasıl görüyorsunuz?

Türkiye ile Suriye rejimi arasında tam bir uzlaşma gerçekleşirse, tüm siyasi ve askeri yönleriyle Suriye muhalefetinin koşullarına ilişkin yorumunuz nedir?

Şöyle cevap verdi: “Rus Putin'in himayesinde Türkiye'nin tiranlık yapan Şam rejimiyle yakınlaşması, Suriye rejimini kurtarmak için için Rusya-Putin gündeminde yer alıyor. Türkiye liderliğinde,araplar ve bölge ülkeleri ile “sıfır sorun” yolunda ilerliyor, yani Suudi Arabistan, Emirlikler, Mısır ve Siyonist varlık ile normalleşmeye gidiliyor. Bu, Adalet ve Kalkınma Partisi liderliği üzerinde baskı oluşturan Haziran 2023 seçimlerinin hazırlıkları kapsamındadır. Dolayısıyla Suriyeliler tedirgin oluyor ve herkes önüne olasılıkları koyuyor ve diğerlerinin başına gelenlere kıyaslayarak her olasılığa çözüm arıyorlar. Mevcut hükümetin devamı halinde taciz ve baskı ihtimallerinin olabileceğini ortaya koyuyorlar,muhalefetin Meclis'i ele geçirmesi halinde ise daha da artacağını dile getiriyorlar.Baskının 6 aylık ileri bir aşamaya gelmesi gerektiğini vurguladı. Dolayısıyla Adalet Partisi'nin devamı Türkiye'deki Suriyeliler için daha az tehdit oluşturacaktır.”

Ardından şunları söyledi: “Suriye muhalefetinin durumuna gelince, muhalefet kurumları (Koalisyon, Geçici Hükümet, Astana heyeti ve…) Kuruluşundan bu yana on bir yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen halen maaşlarını ve masraflarını Türk hükümetinden almaktadır. Kendi kaynaklarını temin edemediği için finansörün arzularının uygulayıcısı olacak ve tüm eğilimlerini haklı çıkaracak, gösterileri ve duruşlarıyla ortaya koyduğu halkımızın iradesini ifade eden bir pozisyon alamamaktadır. Bu aynı zamanda ordu için de geçerli çünkü önceden onay almadan kurşun atamıyor ve kuzeyde Tel Rıfat, Menbiç ve Tadef'i özgürleştirmek için bir muharebe hazırlıkları emir bekliyor. Hangi ulusal muhalefetten bahsediyoruz?

Özgür, devrimci siyasi yelpaze ise yüz elliden fazla grup, ittifak, dernek ve blok arasında dağılmış durumda ve şişirilmiş ego bunların birleşmesine engel oluyor. Çok sayıda girişim olsa da, çekingen olsalar da, halkımızı ve devrimimizi temsil etmek için en fazla sayıda toplamayı başaracaklarını umuyoruz. Bu nedenle, Türkiye ile Suriye rejimi arasında tam uzlaşmaya ilişkin pozisyon, üzerinde anlaştıkları şeye göre birinci, resmi kategori içindir ve Astana ve Soçi'de olduğu gibi siyasi ve askeri olarak yalancı tanıklardır. İkinci grup ise yaşanan uzlaşmada söz sahibi olmak ve başta 2254/2015 olmak üzere BM kararlarına uymak için çalışıyor, herhangi bir anlaşmaya parmak basmayı başarabilecek mi?”

Whatsapp