Tarih hiçbir şekilde, hakim rejime karşı devrime kalkan ancak başarısızlığa uğrayan bir halkı yazmamıştır. Devrimler, rejimlerin vahşetiyle karşı karşıya kalarak bir süre için zayıflasa da, asla mağlup olmaz.
Fransız Devrimi 1789’da başlamış, birçok aşamadan geçerek liderlerinden Robespier’in idamıyla sendelese de 1802’da Fransız İmparatoru haline gelen Napolyon Bonapart ile tekrar istikametine kavuşmuştur. 1815’de Waterloo Savaşı’nda hezimete uğrayınca Fransız Devrimi son bulmuş, Bourbon Hanedanı XVIII. Louis idaresinde yönetime gelmiştir. Ancak devrim arkasında, egemenliğin kaynağının halk olmasını güvence altına alan bir kültür bırakmıştır. Rus Devrimi de insanlık tarihinin tanıklık ettiği en büyük olaylar arasında sayılmaktadır. 1917’de açlık, işsizlik ve sömürüye karşı devrime kalkan işçiler, monarşiyi devirmiş ve işçi sınıfı iktidarı ele geçirmiştir.
Suriye halkı 15 Mart 2011’de katil ve diktatör Esed rejimine karşı devrime kalkmıştır. Suriye halkı, İsrail ve tüm dünya rejimin yanında olsa da, bu rejimin elbet ortadan kalkacağını kesin olarak bilmektedir. Nitekim rejim, ilk özgürlük feryadı yankılandığı ve Dera’da ilk kan akıtıldığında zaten devrilmiştir. Halk devrimle korku duvarını yıkmış ve ortaya zulüm, baskı ve aşağılanmayı reddeden, gerçeği söylemede daha cesur ve cüretkar bir nesil çıkmıştır. Bu nedenle rejim, ne kadar vahşileşirse vahşileşsin halkı yeniden kölelik ve tasallut yönetimi altına alamayacaktır.
Yürüyüşü sırasında devrim, her türlü ihanet, komplo ve aleyhinde kurulan ittifaka maruz kalmış, rejimin ve diğer ülkelerin ajanları üzerine çökmüş ve böylece İsrail’in kendisini yıllarca korumuş olan Esed rejimini koruma hedefini gerçekleştirmek istemişlerdir. Bu güçler geçmişte de bugün de devrimin başlıca amaçları olan özgürlük, adalet ve onuru elde etmesini engellemeye çalışmaktadır.
Fakat Suriye halkı karamsarlık ve şüphenin kendisini ele geçirmesine ve devrimin başarıya ulaşmasının önünde engel teşkiletmesine müsaade etmeyerek, hayaline sıkı sıkıya bağlı kalmayı sürdürmüştür. İsteklerini hayata geçirmek için gayret etmekten vazgeçmemiştir; zira amacına ulaşma konusunda sahip olduğu kıvılcım her özgür Suriyelinin içinde parıldamaya devam edecektir. Yaşadığı kayıplara rağmen Suriye halkı, özgürlük yolunda kurbanlar vermiş ve kaybettiklerinin kölelik zincirlerini kırarak kazanacaklarının yanında önemli olmadığına inanmıştır. Gerçek devrimciler, devrimin başlangıcından itibaren evlatlarının özgür ve onurlu olarak yaşayabilmesi için fedakarlık yapmaları ve hatta şehit olmaları gerektiğinin bilincinde olmuştur.
Suriye devrimi dokuzuncu yılına girerken Suriyeliler, devrimin yıldönümünü kutlamaktadırlar. Çünkü devrimin kendilerinin yeniden doğuşu olduğunu bilmektedirler. Devrimin değişim ve İsrail’in maşası olan diktatör Esed rejiminin devrilmesi yolundaki hayalinin gerçekleşebilmesi için çalışmakta ve seslerini yükseltmektedirler.
Özgürlük yakındır ve özgür Suriye halkı özgürlüğün tadına varacak, sömürgeci, zorba ve ajanların yıktığı vatanlarını yeniden imar edeceklerdir. Boyunlarında ve ruhlarında, Türk kardeşlerine olan borçlarını, insaniyet ve kardeşlik ile kendilerinin yanında durmalarını ve özgürlük ile onurlarını geri kazanmaları yolunda verdikleri desteğe minnetlerini taşıyacaklardır.
Devrime ve soylu hedeflerine olan inancımız sonsuz, devrimin zafere ulaşacağına olan güvenimiz hayatta olduğumuz sürece tamdır. Asla devrime kalktığımız, devrime katıldığımız ve bu yolda kurbanlar verdiğimiz için pişmanlık duymayacağız. Çünkü devrim bize göre, hayatımız boyunca yaşadığımız en güzel, en temiz ve en soylu hadisedir.
Subhi DUSUKİ