Türkiye yeni bir yerel seçim maratonunun sonuna doğru yaklaşıyor. Yerel seçimlerde halk kendisine en iyi hizmeti verecek adayı belediye başkanlığına getirmek için sandığa gidecek. İktidarı ile muhalefeti ile her kesimde hummalı bir çalışma sürdürülüyor. Bazı siyasi partiler halkın önüne çıkaracakları adayı dahi belirleyemezken bazı partilerde adaylık süreci bile çetin bir mücadele ile geçiyor. Hali hazırda bu sürecin özellikle Suriyeli kardeşlerimiz tarafından ilgiyle izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira bu seçim atmosferleri inşallah Suriye’de de yaşanmaya başlayacak.
Baas rejiminin baskı ve zulmü altında yaşanan sonu belli sözde seçimler Suriye halkı için hiç bir şey ifade etmiyordu. Zira demokratik yarışın olmadığı bir zeminde insanların fikir ve görüşlerini ifade edemedikleri bir ortamda kurgulanan seçim oyununun hiç kimseye bir faydasının olmayacağını herkes biliyordu. Tam da bunun için Suriye’de yetişen yeni nesil ve mevcut durumdan rahatsız olan onurlu kadınlar ve erkekler bu gidişe itiraz ederek Yeni bir Suriye hayali ile yola çıktılar.
Elbette yol çetin ve meşakkatli. Eğer Suriye sadece Suriyelilerin inisiyatifine bırakılsaydı bu süreç çoktan tamamlanmış olacaktı. Fakat bölge adına siyasi, ekonomik coğrafi ve Demografik planı olan sözde dünya güçleri (!) Suriye savaşına müdahil olunca olay içinden çıkılamayacak bir sürece evrildi. Sürecin Suriye Halkının lehine ilerleyip Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması için azami gayret gösteren tek ülke Türkiye oldu. Avrupa ülkeleri ve birleşmiş milletler her zamanki iki yüzlülükle süreci izleme pozisyonunda “bekle ve gör” siyasetini tercih ettiler.
ABD hala bölgede ne aradığını bilmeyen bir şaşkınlık ve iri budala cüssesi ile dokunduğu her şeye zarar vermeye devam ediyor. Rusya’ oğunulmaz sıcak deniz sevdası, İran’ın Şia blok sevdası, Çin’in planlı Pazar bekleyişi gibi uzayıp gidecek bir liste her daim aklımızın bir köşesinde durması gerekiyor. Bütün bu denklemleri göz önünde bulundurarak yeni Suriye’de kurulmak istenen özgürlükçü, farklılıkların zenginlik olacağı demokratik sürecin yerel dinamiklerle şekilleneceği halkın kendini yönetecek sistemi ve anayasayı kendi katılımı ile inşa edeceği günleri planlamak bugünden başlayan esaslı bir çalışma sürecini gerektiriyor.
Türkiye’de bulunuyor olmak ve 8 yıllık süreçte şahit olunan yerel seçim, parlamento seçimleri, referandum, başkanlık seçimleri gibi süreçler dikkatle izlenmeli ve buradan yeni bir gelecek inşa edebilmek için modelleme çalışmaları yapılmalıdır. Batı her ne kadar dünyaya kendini demokrasi havarisi olarak lanse etmeye çalışsa da uygulamada bu fikriyatın tam tersi net bir şekilde gözlemlenmektedir. Onların bu topraklar için öngördüğü demokrasinin bu topraklardaki diktatörlükten daha fecaat bir sonuca götürdüğünü gözlerimizle gördük.
Afganistan, Irak ve Libya bu demokrasi havariliğinin en dramatik örnekleridir. Dolayısıyla bu topraklarda bizler kendi göbeğimizi kesmek zorundayız. Eğer Suriye için demokratik bir sistem hayali kuruyorsak bunu kendi tecrübelerimiz, gözlemlerimiz ile kendi yerel dinamiklerimizden hareketle kendi birikimimiz ve gerçek dostlarımızla birlikte kurgulamalıyız. Bunun için Türkiye’de yaşanan seçimleri öncesi ve sonrası ile, iktidarı ve muhalefeti ile çok iyi gözlemleyip notlarımızı almalıyız ki konuşma sırası bize geldiğinde söyleyecek sözümüz önerecek fikrimiz olsun unutmayalım ki dünyada en güçlü şey vakti gelmiş fikirdir.
Mehmet Ali EMİNOĞLU