Suriye Devriminin Zaferi


Tarih bu güne kadar özgürlüğüne kavuşmak için zalimlere karşı devrime kalkan, fakat dünyadaki tüm yöneticilerin iradesini gerçekleştirmesinin karşısında yer aldığı bir hadiseyi yazmamıştır.

Suriye devrimi özgürlük ve onur için başlamış, devrim ülkenin ve halkın imkanlarını dar bir muktedir tabakanın çıkarları için kullanan katil ve diktatör bir yöneticinin karşısına dikilmiştir.

Ülkenin zenginlikleri, petrol, fosfat ve uranyum onların lehine kullanılmaktadır, iletişim ve ulaşım onlara aittir, halkı tüketen vergilerden muktedir tabakanın refahı için yararlanılmaktadır ve bu kişilerin milyarlarca dolarlık servetleri dünyanın çeşitli bankalarında korunmaktadır. Suriye halkına düşen ise her gün bir parça ekmek, bir dolumluk gaz, Suriyeliler için bir hayal olan sürekli bir elektrik, su ve mazot karnesi için koşturup durmaktır.

Suriye devrimi, en basit talepleri konusunda bile barışçıl ve doğal bir şekilde başlamıştır. Ancak sonrasında rejim, bu devrime karşı tüm baskı ve yıkım silahlarını kullanmış, katil Beşar Esed’in teyze oğlu olan milyarder Rami Mahluf, İsrail’in güvenliğinin Suriye’nin güvenliği demek olduğunu söylemiştir. Nitekim İsrail de, İsrail’in sınırlarını ve güvenliğini güvence altına alan kan dökücü Esed rejimini desteklediğini açıklamıştır.

ABD ve Avrupa ülkeleri de İsrail’in emirleri doğrultusunda katil rejimin yanında yer almış ve varlığını sürdürebilmesi için gerekli olan her şeyi ona sunmuştur.

Arap devletleri de İsrail’in arzusuna uyarak, tahtlarını kaybetmekten ve devrim ateşinin kendilerine de sıçramasından korktuklarından, Esed rejimini desteklemişlerdir.

Suriye devriminin kaderi işgalci İsrail devletinin sınırlarında bulunmasıdır ki bu da dünyanın tüm zalimlerinin devrime savaş açması sonucunu doğurmuştur. Suriyelilerin kaderi, aralarında yüzlerce yıllık ortak bir tarih bağı bulunan Müslüman Türkiye’nin sınırında olmalarıdır. Türkiye’nin kaderi ise mazlumların yanında yer almaktır. İşte bu kader, Türkiye’yi Suriye halkının yanında olduğunu ilan etmeye ve devrim başarıya ulaşıncaya kadar arkasında olmaya sevk etmiştir. Türkiye ahlaki ve insani olarak Suriye halkının iradesinin yanında yer almış, mazlum Suriye halkını desteklemek için elinden gelen her şeyi yapmıştır. Zira Türkiye, dört milyondan fazla Suriyeliyi topraklarında barındırmakta, Suriyeliler burada Türk kardeşlerinin yanında onurlu bir hayat sürmekte ve Suriye devrimi başarılı olduğu, kendileri ve aileleri için güvenli bir ortam oluştuğu takdirde memleketlerine geri dönmek için çaba göstermektedirler.

Suriye halkı bir milyondan fazla şehit vermiş, özgürlük yolunda şehirleri yerle bir olmuştur. Suriye halkı özgürlüğün ancak daha fazla fedakarlıkla mümkün olduğunun bilincindedir ve bu nedenle Suriye katil Esed’in elinden kurtulana dek bu fedakarlığı göstermeye hazırdır. Devrim bir fikirdir ve ne kadar kuvvetli ya da gaddar olursa olsun hiç kimse bir fikri öldüremez. İşte Sudan ve Cezayir’deki Arap halkları da devrim ruhunu yeniden alevlendirmektedir.

Suriye devrimi yılmaz bir halkın iradesidir. Bu halk devrime ve zaferine, kısılmaz sesine inandıkça devrim de devam edecek, varlığını sürdürecektir.

Suriye devrimi zafere ulaşacaktır. Bu hiçbir şekilde şüphe duymadığımız bir hakikattir. Suriye devrimi muzaffer olacak ve mazlum halka karşı katilin yanında yer alanların utanç verici tavırlarını, insan hakları, özgürlük ve onura dair birçok anlayışı değiştirecektir.

Suriyeliler işgalcilerin yerle bir ettiği ülkelerini yeniden inşa etmek için memleketlerine dönecek, dönerken de Türkiye’nin kendilerine göstermiş olduğu insanlığı azık olarak yanlarına alacaklardır. Ve kendilerinin Türklere, Türklerin de kendilerine olan muhabbetini gelecek nesillere miras bırakacaklardır.

Subhi DUSUKİ

 

Whatsapp