GELECEĞE HAZIRLIKLI MIYIZ?


İnsanlık tarihinde var olmuş milletlerin ve medeniyetlerin ortaya çıkışında, gelişim ve çöküşünde, genç nesillerin ne derece mühim bir rol oynadığı bilinciyle geçtiğimiz yazımızda, gençlere kazandırılması gereken bir takım becerilerden bahsetmiştik. Aynı bilinç ve gayeyle gençliğin içerisine düştüğü buhranın doğru bir şekilde tanımlanması, içinde bulunduğu şartların ve maruz kaldıkları etkenlerin tespit edilmesi ve “def-i mefâsid, celb-i menâfîden evlâdır” (mecelle) prensibinden hareketle hali hazırdaki mefsedetin izale edilmesi gerekiyor.

“Ben Nesli”

Amerikalı yazar Jean M. Twenge’in 2007 yılında çıkarmış olduğu “Generation Me” isimli kitabında Amerikalı gençleri tanımlamak için bu ifade kullanılmış. Ancak insanların birbirine giderek benzediği bu çağda Amerika’daki ‘Ben Nesli’ne yakın bir neslin bizde de ortaya çıktığını görüyoruz.

Yaşadığımız dönemde, küreselleşmeyle doğru orantılı olarak yalnızlaşan ve duyarsızlaşan insan yığınlarının içerisinde kapılıp giden bir nesille karşı karşıyayız. Bencil ve ben merkeziyetçi bireylerin sayısı her geçen gün daha da artıyor. Öfke ve nefretin sıradanlaştığı, aşırı bencilliğin bir karakter haline geldiği, yersiz ve aşırı özgüvenin hâkim olduğu ve insanların kendilerine bir hayran kitlesi oluşturma isteğinin had safhaya ulaştığı bu neslin, gelecek planları yapan bir toplumun ayağında pranga vaziyetinde bulunduğunu ifade etmek iddialı bir söylem olmasa gerek. Aslında kabullenmekte zorlansak da duygusal açıdan sağlıksız olan böyle bir neslin var olmasında en büyük pay bu çocukların “en mükemmel nesil” olduğunu sık sık dile getiren ve onların ruh sağlığına zarar vereceği düşüncesiyle onları terbiye etmekten kaçınan ebeveynlere ait.

Eğer önlem alamazsak depresyonla baş başa kalmış, gergin, sürekli endişe ile hareket eden ve ötekine dair hiçbir düşüncesi olmayan bir toplumun ortasında bulacağız kendimizi.

Narsist Gençlik!

Mitolojik bir hikâyesi var Narsizm’in… Efsaneye göre bir gölün yüzeyinde kendi yansımasını gören Narkissos, su üzerindeki kendi yansımasına âşık olmuş, saatlerce kendisini izlemiş ve kendisine bakan bu yansımaya sarılmak isteyince suya düşüp, boğularak can vermiş. Günümüzde de kendini daima ön plana çıkaran, dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünen, başkasını göz önünde bulundurmaksızın daima ön plana çıkmaya çalışan bir neslin hikâyesidir. Özellikle sosyal medyada beğenilme arzusuyla paylaşımlar yapan ve bu durumu kendi sosyal hayatına da yansıtan bireylerde görülen bu kişilik bozukluğu, toplumsal duyarlılık, kültürel ve çevresel farkındalık gibi insana has bir takım becerilerin önüne geçiyor.

Hedefsizlik

Daima anı yaşayan ve geleceğe dair planları olmayan gençlerin hayatındaki bu belirsizlik, onların ruhsal açıdan bunalım içerisine girmesine sebep oluyor. Bununla birlikte içinde bulunduğu karamsarlık duygusu, gençlerin madde bağımlılığına bulaşmasını ve giderek yalnızlaşmasını beraberinde getiriyor. Tüm bunları aşmanın en temel yolu, gençlerimizin önlerine gerçekçi hedefler koymalarına yardımcı olarak onları bu süreçte desteklemektir.

Hepimizin malumudur ki bir toplumun geleceğinin garantisi, geçmişine ve milletinin değerlerine bağlı olan bir neslin varlığıdır. Gelecekte milletimizin bütün mesuliyetini yüklenecek ve varlık mücadelesinde söz sahibi olacak bu zümrenin üzerine titizlikle eğilmek durumundayız.

 

Ömer KAVUNCU

Whatsapp