Golan Suriye’nindir... Balfour Deklarasyonu’ndan Trump’a


Donald Trump aceleci karar ve tavırlarıyla tanınmaktadır. Daha önce hiçbir ABD başkanının cesaret edemediği kararları alan Trump, 25 Mart 2019’da Suriye’deki Golan Tepeleri’nin İsrail’e ait olduğunu söyledi. Turmp’ın bu açıklaması, Suriye halkının sekiz yıldan bu yana ülkeyi birçok işgale açık hale getiren ve halkına zulmeden zorbalara karşı mücadele içinde yaşadığı zorlu şartların ışığında gerçekleşti. Nitekim bu zorba, halkı evlerinden çıkarmış ve Suriyelilerin yarısını şehit etmiş, tutuklamış ve tehcire tabi tutmuştur.

Trump’ın açıklaması, BM Güvenlik Konseyi’nin 1967 yılına ait 242 nolu kararına aykırıdır. Bu kararda işgalci İsrail kuvvetlerinin 1967 yılında işgal ettiği topraklardan geri çekilmesi öngörülmektedir. Yine 1981 yılına ait ABD’nin de onayladığı 497 nolu İsrail’in Golan Tepeleri’ni topraklarına katmasını tanımayan karara da aykırı bulunmaktadır.

10 Haziran 1967’de, o sırada Savunma Bakanı olan Hafız Esed, Golan’dan geri çekildiklerini ve Kuneytra’nın düştüğünü açıklamış, bir gün sonra da burası İsrail’in eline geçmişti. Hafız Esed Golan’ı İsrail’e teslim etmiş, saldırmazlık ile sınır koruma anlaşmasız vasıtasıyla İsrail’in bekçisi ve sınır muhafızı haline gelmiş, 1974’teki ateşkes anlaşmasının ardından ise İsrail’e tek kurşun dahi sıkmamıştır. Ardından ise görevde kalmasının bedeli Suriye halkı için ağır olmuş, rejimi kendisini Suriye halkını katledecek bir ordu kurmaya adamıştır.

Elli yıl boyunca Suriye halkı zulüm görmekte ve Golan’ı kurtarma adı altında yoksulluk, eziyet ve katliamların acısıyla yaşamaktadır.

Trump’ın açıklaması, katil Beşşar’ın kendisi ve ailesinin ilelebet Suriye’nin hakimiolarakkalabilmekiçinimzaladığı YüzyılınAnlaşması ve Yeni Ortadoğu Haritası’nı pekiştirme anlamı mı taşımaktadır? Uluslararası toplumda Golan karşılığında Beşşar Esed’in görevde kalması mı kararlaştırılmıştır? Ya da bu adım yalnızda Netenyahu’nun maruz kaldığı adli baskıları hafifletmeyi, bu sayede 9 Nisan’daki milletvekili seçimlerinde zafer kazanmasının önünü açmayı mı amaçlamaktadır?

Katil Suriye rejimi, Golan’ın ilhak kararı karşısında sert tepki gösterecek, İdlib ve kırsalı ile Hama kırsalındaki okul ile hastaneleri bombalayacak, Suriye’nin geri kalan devrimci şehirlerini yerle bir ederek daha fazla sivili katledecektir.

Tarih, Arap liderlerinin Suriye’de 8 yıldan bu yana katledilen insanlara ve akan kana, devrim kıvılcımının kendisine de sıçraması ve tahtlarının yerinden oynaması korkusuyla ses çıkarmayışını yazacaktır. Kaldı ki bu liderler, Trump’ın kararına itaat edecek ve kararı kabul ettiklerini açıklayacaklardır. Bundan önce de Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti kabul etmesi ve ABD Büyükelçiliği’ni buraya taşıması kınanmış, fakat dünya bu karara boyun eğmiş ve bunu bir de facto olarak görmeye başlamıştı.

Yaşanan son olaylar Yüzyılın Anlaşması’nın uluslararası toplumun mutlak işbirliğiyle uygulanmaya başladığını göstermektedir. Ancak tüm komplolara rağmen Suriye halkı, devrimine devam etmekte ve Golan’ın Suriye toprağı olduğunu haykırmaktadır. Bu topraklarda Suriye halkı hariç kimsenin bir meşruiyeti ya da egemenliği söz konusu olamaz. İşgal ise yok olmaya mahkumdur.

Hem resmi makamlar hem de halk düzeyinde Türkiye’de Trump’ın kararına karşı gösterilen tavır ve Suriye topraklarının bütünlüğüne yapılan vurgu, insanlık namına takınılan onurlu tavırların zirvesini teşkil etmektedir. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şöyle demiştir: “Golan Tepeleri’nin işgalinin meşrulaştırılmasına asla izin vermeyiz.”

Subhi DUSUKİ 

Whatsapp