Muhammed Gazzâlî’nin görüş ve yaklaşımlarını özetliyorduk. Gazzâlî dinî konu- larda akılla nakil arasındaki dengenin sağlanmasına ve aklın nakil için bir esas teşkil etmesine önem vermektedir. Onun, İslâm’ın “takvâ sahibi bir kalp ve zeki bir akıl”dan ibaret olduğunu söylemesi İslâm davetçilerinin benimsediği bir yöntemdir. Gazzâlî aklın taklitçilikten korunması, ictihad ve tecdîdin önünün açılması gerek- tiğine inanmaktadır.
Tevhidin evrensel bir varlık kanunu ve hayat düzeni olduğunu belirterek insanın toplumdaki etkinliğinin Allah’tan başka varlıklara kul olmaktan arındırılmasına bağlı olduğunu söyler. Kur’ân-ı Kerîm’deki kıssalar sadece toplumun eğitimi ve tezkiyesi için vârit olmuştur. Gayb ve ölümden sonra dirilme haberleri toplumun ahlâkını güçlendirir. Muhammed el-Gazzâlî, camileri ibadet mahalli olması yanında İslâm kültür üniversitesi olarak da nitelendirmiştir.
Gazzâlî’nin vefatı üzerine hakkındaki güzel tanıklıklardan yalnız birini; ilim ve dâva adamı Karadâvî’ye ait olanı okuyalım:
“Bir yıldız daha söndü. Bir dağ yıkıldı. Güneşimiz söndü. Şeyh Gazzâlî 9 Mart 1996’da vefat etti. İslam ümmeti büyük bir kayıp yaşadı, şeyhini, imamını kaybet- ti. Şeyh Gazzâlî savaşın tam ortasındaydı ve asla silahını bırakmamıştı. Dalgalara, sağdan ve soldan İslam gemisini hedef alan sert rüzgârlara, fırtınalara karşı hep mücadele etmişti. Saygıdeğer şeyhimiz, sizi anlatmaya sözcükler yetersiz kalıyor. Gözlerimizde yaş, kalbimizde derin bir hüznün acısıyla “Allah’tan geldik ve yine ona dönücüleriz” demekten başka bir söz kalmıyor.”
Şimdi onun “derdimiz ve çaremiz” başlığını koyduğum on maddelik sözlerine gel- dik:
Hayrettin KARAMAN