Mart 2011’de Suriye’de devrimin özgürlük, onur ve elli yıldan fazla süredir Suriye’de yönetimi gasp etmiş olan diktatör rejimden kurtulmak amacıyla başlamasından bu yana, rejim devrimcilere zorbalık ve şiddetler karşılık vermiş, devrimle elindeki tüm araç ve silahlarla savaş aşmıştır. Dünya ise katil ve kan dökücü Esed’i, her türlü vasıta ve silahla destekleyerek, Suriye halkını katletmeye ve aşağılamaya devam etmesini sağlamıştır.
Bunlara ek olarak Suriye halkını aşağılamaya devam etmek için tutuklamayı da bir araç olarak kullanmıştır. Hapishanelerin cehenneminden çıkanların anlattıkları, Esed’i destekleyen dünya için bir utançtır. Medeni olduğunu iddia eden, insanın insanlığını ve özgürlük ile onurlu yaşam hakkını savunan sahte sloganların arkasına saklanan dünya.
Devrimle geçen yıllar boyunca, Esed’in ve rejiminin özgür ruhlu Suriyelilere karşı beslediği nefretin boyutu ortaya çıkmıştır. Nitekim Suriye halkını Esed ailesinin itaati altına almak için en çirkin yöntemleri kullanmaktadır.
Suriyelilerin devriminin başlangıcından bu yana, rejimin “Esed ya da ülkeyi yakarız” gibi nefret dolu sloganlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Tehditlerini hayata geçirmiş ve ülkeyi yakmış, bir milyondan fazla Suriyeliyi katletmiş, dokuz milyondan fazla Suriyeliyi ülkelerini terk etmeye ve çocuklarının hayatını, kadınlarının da ırzını korumak için mülteci olmaya zorlamışlardır.
Dinlediğimiz hikayeler bizleri çarpmakta, derinden sarsmaktadır. Bu yüzden inanmama yoluna gitmekteyiz; zira hikayeler, Esed rejiminin özgür Suriye halkına karşı tarihte benzeri görülmemiş vahşiliğini anlatmaktadır.
Suriyelilere karşı vahşi eziyetlerin her türlüsü uygulanmış, her gün işkence edilmiş, tırnakları çekilmiş, yeme, içme ve ilaçtan mahrum bırakılmış, günlerce bağlı tutulmuş ve yaşam kuruyan bedenlerini terk etmiştir. Sürekli aşağılanma, hakaretler ve dinlerine, ırzlarına sövme, “Rabbimiz Beşar’dır” demeleri için mahkumları zorlama… Bunların yanında işkence ve tecavüze dair anlatılamayacak korkunçlukta birçok hikaye. Hapishaneden çıkan herkes, hayatları boyunca beraberlerinde taşıyacakları bir yara almaktadırlar. Çünkü tahliye edileceklere sakatlık ve felce yol açan kimyasal maddeler enjekte etmektedirler. Bu kişilerin birçoğu yürüme, konuşma ve hatta duyma yetilerini kaybetmektedirler.
Kadın mahkumların anlattığı trajik olaylar ise insanlığın yüzünü karartacak cinsten utanç verici hikayeler.
Kayser, rejimin canlarına kıydığı Suriyeli mahkumlara ait 55 bin fotoğraf ifşa etti. Dünya ise bu fotoğraflarla sergiler açarak görmek isteyenlere sergiledi. Yalnızca hatıra olsun diye bu fotoğraflara baktılar ve resimlerini çektiler.
Hangi dünyada yaşıyor ve medyada hangi değerlerle övünüyoruz? Arka planda dünya rejimi desteklemeye ve daha fazla katliam yapmasını istemeye devam ediyor.
Bizler acı veren soru şu: Dünya ne zaman katil Esed ve rejiminin daha fazla şehri yerle bir etmeye ve daha fazla insanı katletmeye son vermesi için adım atacak?
Yaşanan olaylar, Arapların, Müslümanların ve medeni dünyanın Suriye halkının yok edilişini izlemeyi sürdüreceğini ve yalnızca tehdit ve kınamayla yetineceğini gösteriyor.