ABD-İran değil, Arap-Fars savaşı bu..


“Mekke savaşları” ve “Tanklar Kabe’ye dayanmadan” başlıklı yazılar yazıp, kitap hazırladığım zaman, çoğu insan bunun çok ileri bir yorum ya da endişe olduğunu düşündü.

Irak işgali, Suriye savaşı, Yemen iç savaşı gibi lokal savaş alanlarının dışına taşacak yeni bir fırtına yaklaşıyordu, bunu görüyordum, ama bu boyutta bir felaketi anlatmak oldukça zordu.
Çünkü sessizlik zamanlarında neler döndüğünü anlamak da anlatmak da zordur. Artık ülke düzeyinden bölgeselsavaş düzeyine geçiliyordu ve iyi takip edenler için, bunun güçlü işaretleri ortaya çıkmıştı.
BİZE MEZHEP SAVAŞI OLARAK PAZARLADILAR..
1991 Körfez Savaşı’ndan bu yana aslında hep aynı proje işliyordu. Her krizde, her işgalde, her çatışmada biz bu büyük hesabın o anki aşamasına tanık oluyorduk.
Yaptığımız hata; bütün bunları birbirinden bağımsız olaylar gibi algılamamızdı. Bu yüzden de bölgemize yönelik yüzyıla yayılan hesapların çok ağır faturalarını ödüyoruz.
Bu savaşlar bize bazen Taliban ve el Kaide gibi terör örgütleri olarak,bazen Kaddafi ve Saddam gibi otoriter lider sorunu olarak, bazen kimyasal silah, bazen başka başlıklarla pazarlandı. En vahimi de bazen mezhep savaşı olarak, Şii-Sünni kavgası olarak pazarlandı.
ONLAR SÖYLEDİ BİZ İNANDIK,OYSA KENDİMİZİ VURUYORDUK
Açık söyleyeyim bunların hepsinde büyük oranda başarılı da oldular. “İslam kendi içinde savaşacak”, “İslam iç savaşı” söylemleri bu amaçla üretildi ve uygulamaya sokuldu.
Sadece mezhepler değil, modern, geleneksel, sufi, batıcı ya da batı karşıtı diğer birçok kategoriler oluşturuldu ve buna göre siyasi, ekonomik projeler uygulandı.
Otuz yıldır bu anlatılanların yüzlerce örneğini yaşadık. Aslında harita da, fotoğraf da netti ama zihinlerimiz öyle bulandırıldı, gözlerimiz öyle kör edildi ki, bütün bu savaşları sadece onların anlatımıyla, söylemiyle algılama durumunda kaldık.
Hesap şuydu: Batı, Müslüman dünyayı tarih dışına itmeyi, bu coğrafyadan yeni bir gücün yükselişini engellemeyi, coğrafyada ikinci bir 20. yüzyıl denetimi ve paylaşımı yapmayı 21. yüzyıla dönük küresel hesaplarının merkezine koymuştu.
İSLAM’I İSLAM’LA SAVAŞTIRMAK. TARİHİ, COĞRAFYAYI, DİNİ VURMAK.
Aslında coğrafyaya “Haçlı Seferleri” mantığı ile bir kez daha topyekün savaş ilan ediliyordu. Bu, coğrafyamız için ikinci kez “1. Dünya Savaşı”müdahalesiydi.
Detaylar gözlerimizi körleştirmesin. 21. yüzyıla, dünyadaki güç kaymalarına, yeni siyasi ve ekonomik blok/güç yükselişlerine dikkatle bakalım. Batı bu büyük değişimde hem İslam’la savaşıyor hem de Müslümanları dünyanın diğer yükselen güçlerine karşı bir silah olarak kullanıyor.
Daha ileri gidelim, Batı İslam’la İslam’ı savaştırıyor, Müslümanları kendi coğrafyalarına, tarihlerine hatta dinlerine karşı kullanıyordu.İşte şimdi, örgütler üzerinden yürütülen, coğrafyanın tamamını yakıp yıkacak bir fırtına ekiliyor.
ARAP-FARS SAVAŞI: O İKİ VELİAHT COĞRAFYAYI YAKACAK.
İran-ABD gerilimi olarak gösterilen şey aslında Arap-Fars savaşı çıkarmanın hazırlıklarıdır. İran’ın devrimi bir kenara bırakıp tam bir Fars yayılmacılığı ile Arap topraklarına doğru genişlemesi, S. Arabistan Veliahtı Muhammed bin Selman ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) Muhammed bin Zaid üzerinden bir Arap milliyetçiliği ile eşleştirildi.
Tamamen Batı’nın hegemonya hesabı altına gizlenmiş bir Fars ve Arap güç mücadelesi izliyoruz. Onlar kendi çıkarlarına sanıyorlar ama bu fırtınanın sonu coğrafyanın yıkımı, ABD ve İsrail’in zaferi olacaktır.
Böyle bir savaşta İslami ve dini olan ne varsa kullanılacak, savaş din ve mezhep üzerinden pazarlanacak, kitleler böyle yönlendirilecektir.
O TOPLANTI NEDEN MEKKE ‘DE YAPILIYOR? “SAVAŞI DİNLE PAZARLAMA”YA BAŞLADILAR
Biraz güncel hatırlatma yapayım:
1. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi Arap yönetimleri, İran’a karşı ABD askeri gücünün topraklarında konuşlanmasına izin verdi. Artık onların kara sahası da hava sahası da ABD ve İsrail’in olacak. Zaten öyleydi, bu daha da artacak.
2. S. Arabistan, KİK üyesi ve Arap Birliği üyesi olan ülkeleri Mekke’de toplayacak. Onlara İran tehdidini anlatacak, savaşa karşı güçlü bir Arap Bloku oluşturmayı deneyecek.
3. Peki, neden Cidde ya da Riyad değil, neden Dubai değil, neden başka bir başkent değil de Mekke? Toplantı neden burada yapılıyor? Çünkü savaşın pazarlanması şimdiden başlatıldı. Araplar ve İranlılar bu savaşta tamamen dini değerleri kullanacak.
“BİZ HAZIRIZ” ÇAĞRISI YAPACAKLAR
4. Öyle çirkinlikler göreceğiz ki, İslam dünyası çok ciddi zihinsel bir parçalanma dönemine girebilir. Çünkü amaçları Müslümanları, utançlarından başlarını bile kaldıramayacak hale getirmektir. Hesapbudur. Asıl yıkım budur.
5. Muhtemelen Mekke toplantısında ABD ve İsrail’e “Biz hazırız” çağrısı yapılacak.
6. ABD öncülüğündeki Atlantik ittifakı, İslam’la savaşlarında İran’ın kontrolsüz ihtiraslarını, yayılmacılığını çok iyi kullandılar. Araplara da bu tehdidi büyüterek anlattılar ve onları ikna ettiler. S. Arabistan ve BAE’nin başını çektiği ülkeler bütün geleceklerini, kaynaklarını İran’la savaşa kilitlediler.
PEKİ, TÜRKİYE’YE NİYE BU KADAR SALDIRIYOR

İbrahim KARAGÜL

Whatsapp