2011’den bu yana 8 yıldır süren ve başlıca hedefi Beşşar rejimini devirmek olan Suriye devrimine rağmen, Esed’in akıbeti hala belirsizdir. Gidecek mi kalacak mı? Kalacaksa halihazırdaki devlet başkanlığı görev süresinin bitimine kadar belirli bir süre için mi kalacak ve geçiş sürecinin başlamasıyla mı gidecek, yoksa geçiş sürecinin içerisinde de yer mi alacak?
Bunlar Beşşar Esed’in akıbeti ve iktidarı ne zaman terk edeceğiyle ilgili akıllarda oluşan bazı sorular. Esed belki yakın bir zamanda gidecek, belki de bölgesel-uluslararası anlaşmaları bekleyecektir. Ki bu anlaşmalar Esed’in geleceğinin önemli belirleyicileri arasındadır.
Esed’in Suriye’de devlet başkanlığı koltuğunu ne zaman ve ne şekilde terk edeceği meselesinin yanı sıra, ardında Suriyelilere nasıl bir miras bırakacağı da artık aşikar hale gelmiştir. Belirli derecede değişiklikler olsa da, bu değişiklikler yalnızca nicel kalacak, Suriyelilere kalacak çetin mirasın ağırlığı, Esed’in iktidarda kaldığı fazladan her bir ya da iki yıl için daha da ağır hale gelecektir.
Esed’in geride bırakacağı en büyük şey, Suriyelilere karşı işlediği büyük suçlar, yaklaşık 500 bin insanı öldürmüş olması, milyonlarca kişiyi yaralaması, beş yüz bin kişinin ise tutuklu ya da kayıp hale gelmesine yol açmasıdır. Bu yaşananların siyasi, hukuki ve ahlaki etkilerinin olacağı kuşkusuzdur. Bu nedenle adaletin gerçekleşmesi ve suçluların yargılanması için olağanüstü bir çaba gerekecektir. Zarar görenler ve varisleri de tazmin edilmeli, tutuklular serbest bırakılmalıdır. Burada devrim ruhuna ve birlikte yaşamanın gerekliliğine bağlı olarak belirli bir müsamaha gösterilmelidir. Ayrıca milli uyum yeniden düzenlenmeli ve Suriyelilerin tamamının ülkenin yeniden inşasına katılımı sağlanmalıdır.
Esed’in geride bırakacağı mirasın diğer bir unsuru da Suriye’deki yabancı varlığıdır. Bu yabancı varlığı, Suriyelilerin varlığı hiçe sayılarak yabancılar tarafından, özellikle de İran ve Rusya tarafından, Esed rejimine dayatılmıştır. Suriye’de yabancı varlığının geleceği, bölgesel-uluslararası çözüm bağlamında değerlendirilecektir. Suriyelilerin alacakları miras, yabancı varlığıyla ilişkilerini şu üç belirleyici üzerinden yönetmekten ibaret olacaktır: Birincisi; Suriye halkının milli çıkarları, ikincisi; yabancı varlığı ve bunun Suriye üzerindeki sonuçları. Ki bu da rejimin siyasi ve ahlaki meşruiyetini kaybetmiş politikasının bir sonucudur. Bu nedenle yabancı varlığının doğurduğu sonuçlar ve aradaki anlaşmalar yeniden gözden geçirilmek durumundadır. Üçüncüsü ise; Suriyelilerin politikaları Suriye Devleti’nin çıkarlarıyla çatışmadığı sürece diğer tüm devletlerle barışçıl ilişkiler kurma ilkesinin önemidir.
Suriye’nin yeniden imarı meselesi de Esed’in mirasının üçüncü unsurudur. Suriye’deki insani ve maddi kaynakların büyük ölçüde yerle bir edilmesinin ardından, yeniden imar ve ekonomik sektörlerin etkin hale getirilmesi, başlıca görevler arasında yer alacaktır. Yeniden imar meselesiyle ilgili diğer konular ise beşeri imkanların inşası, mültecilerin, göçmenlerin ve tutukluların şehir, köy ve evlerine geri dönüşü, mülklerini geri alışıdır. Bu da söz konusu kişilerin haklarını ihlal edecek ya da planlı olarak gerçekleştirilen demografik dönüşüm süreci çerçevesinde gerçekleşen iskan politikalarıyla mağduriyet yaşanmasına sebep olacak her türlü yasa, karar ve idari uygulamanın iptal edilmesini zorunlu kılmaktadır. Aynı şekilde yeniden imar meselesi de, yerle bir edilmiş bölgelerde yeni bir iskan örneğinin kurgulanmasını ve halkın evlerine geri dönebilmesi için altyapının çalışır hale getirilmesini gerektirmektedir. Bu bağlamda uyanış ve faal güçlerin geliştirilerek yenilenmesi diğer bir zorluktur. Bunun için Suriyelilerin insan gücüne dair veritabanları yeniden yapılandırılmalıdır. Ayrıca Suriye ve civarındaki çatışmaların dağılmasına yol açtığı faal güçler yeniden normal yaşantısına döndürülmelidir. Bunun için de gereken şekilde, lüzumu olan tüm sektörler için eğitim faaliyetleri yaygınlaştırılmalıdır. Yine eğitim de doğal seyrine döndürülmelidir. Özellikle de teknik ve sanatsal tecrübeler konusunda ülkenin yaşadığı kayıplar telafi edilmelidir ki bunların başlıcaları üniversite hocaları, doktorlar ve mühendislerdir.
Yeniden imar meselesindeki ikinci zorluk ise ekonomik sektörlerin işlevsel hale getirilmesidir. Bunun için temel gereksinimler sağlanmalıdır ve bunların başında finansman gelmektedir. Batı ve Arap dünyası arasında, siyasi çözüm başladığı anda yeniden imar için finansman sağlanacağı noktasında bir anlaşma bulunmaktadır. Bunun gerçekleşmesi de üç adımda mümkün olacaktır. Öncelikle işgücü canlandırılmalı, eğitilmeli ve yetkin hale getirilmelidir. Rejim güçleri ve müttefiklerinin girmiş olduğu tüm toprak, tesis ve fabrikalar üzerindeki yasal ve idari kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Temel hizmetlerin sağlanması konusunda hızlı davranılmalı, ekonomi sahalarının tamamında projeler geliştirilebilmesi için gerekli altyapılar hazırlanmalıdır.
Yukarıda bahsi geçen üç unsur, Beşşar Esed’in Suriyelilere bırakacağı mirasın en önemli noktalarını teşkil etse de, bunlardan daha az önemsiz sayılamayacak diğer bir unsur da, baba ve oğul Esed’in geçtiğimiz 50 yıl zarfında oluşturduğu ve geliştirdiği atmosferdir. Nitekim özellikle son yıllarda Suriyelilerin birçoğu “terörist” ve “tekfirci” olmakla, yabancılara çalışmakla ve uluslararası bir komplonun parçası haline gelmekle suçlanmaktadır. Ayrıca rejimin istihbarat teşkilatı ve kurumları halk arasındaki mezhepsel, dini ve milliyetçi çatışmaları kuvvetlendirmektedir. Öte yandan ise kendisini laik bir rejim olarak sunmakta, azınlıkları koruduğunu savunmaktadır. Suriyelilerin büyük bir kısmının bu atmosferi değiştirmek için çabaladığı bir gerçektir. Ancak tek başına girişimler yeterli olmayacaktır. Aksine milli bir strateji geliştirilmeli, Suriyeliler arasında insan haklarını destekleyen, ayrılıkçı ve özellikle de mezhepsel, dini ve milliyetçi çatışmaları mahkum eden yeni bir atmosfer ortaya konmalıdır.
Esed’in Suriyelilere bırakacağı miras ağırdır. Bu ağırlık, mirasın temel unsurlarından anlaşılmaktadır. Bu nedenle genel anlamda Suriyelilerin tamamı, seçkinleri, örgütleri, siyasi ve sivil grupları, bu mirasa karşı veritabanları oluşturarak, çeşitli planlar hazırlayarak ve Esed sahneden çekilmeden önce uygulanması mümkün olan kısımlarını uygulayarak, karşı koymaya başlamalıdır.